HAYATIN AĞIRLIĞIHayatın ağırlığını göremedim hiç, Hissetim, sadece yüzüm yerlere değince. Düşüncelerimin tehlikeli olduğunu, Anladım, dört duvar arasına girince. Özenilecek bir hayatım yoktu aslında. Kolumun gücü, ellerimin tutuşundaydı ekmek. Bana imtiyazı yoktu hiçbir varlığın, Benim içindi tüm acılar, görevimdi çekmek. Bulamadım yağmur damlasındaki şefkati, Merhameti bulamadım, gülen yüzlerde. Demliğinde gönlümün unutulmuş demleri, Öğütleri paslı dillerde, anlaşılmaz sözlerde. Yüzüme değen ellerde, merhametin eseri. Gülücükleri yoktu nedense yapmacıktı her şey. Sözlerin anlamsızlığı kulaklarımın sancısı. İyi insan olmanın ağırlığı başka bir şey. Hayatın ağırlığı olmalı kuş tüyü gibi hafif. “Yaşamak güzel be kardeşim!” demiş ya Nazım. Her ağırlık ezmemeli insanı söz gibi mesela. En azından bir sevgiliye bir kere geçmeli nazım. Nasıl ağırlığı varsa şu yaşadığımız hayatın. Ezilmek üstüne varılan her bir sonuç. Bir anlık gülüşlerimizin bile bedeli çok ağır. Anladım bize ağlamak ödül gülmekse suç. Şuayip ODABAŞI 11.9.2020/Sofular |