GÖZDEN DÜŞERKEN
Ozanca yazarsın, dilince söylersin
Rüşvet değildir diye alınmaz selamın Duyulmaz zaman tüneli aks-i üzerinde Uzayıp giden sonsuz yolcu... Yeşeren her yeni umut bahçelerinin Nasıl tarumar edildiğini gözler Okşarsın yeni umutları fidanların Şen yağmurlu ormanlarından Sokaklarda biçare dolaşan Yabancı canlı türlerini İzlersin! Göveren başak tarlarında pas tutmuş Bir zamanlar dörtnala sürdüğün Atalarından emanet at üstünde Şimşek gibi geçerken nalları parlayarak Ay ışığı rengi çökerken yüzüne Yapraklarını döker son baharların Hüznünden de ötedir güneş karası Ruhuna yansıyan Yalan söylemez aynalar gördüklerine Çatlak yarıklar oluşmuş ayak izlerinden Yanık toprak kokusu kalmış geriye Hislerimi tutuşturan ağrıların Yaslı kalp çarpıntısı eşliğinde Beslersin ruhu kırıntılarından Kuru soğan tadında Dilin ekmek yarası Fıçıları boşalmış koruk bağlarından Bir içimlik tat. Rengi kaçmış çiçeğe konacak ey arım! Hiçbir tat almayacağın aşikâr Dansın ritminden dahi bellidir Bir umut bekleyen çocuklar gibi Son kez çalacak teneffüs zilin Gözden düşerken beden |
şahane bir şiir okudum kaleminden
gönül alkışarımı bıraktım şiirin gölgesine
ve mahir kaleminin maharetine...
sevgiler saygılar