CANI PASLI PENCEREMDE( Bir mahkumun yüreğinden)
CAMI KİRLİ PENCEREMDE (Bir mahkumun yüreğinden)
Yusuf Yılmaz Kara taştan yapılmış Duvarın hemen üstünde, Camı çatlak ve kirli, Demirleri paslı, Küçük bir pencere… Yaklaşıyorum cama doğru Acılarımı çakıyorum Gök gürültüsüne. Gözyaşlarımı gömüyorum Yağmur damlalarına. O anda Bir serçe konuyor Pencerenin demirine. Hasrete, sevgiye, bir taze ekmeğe, Tebessüme acıkmış bir şekilde bakıyorum. O minnacık gözlerine Serçenin. Biraz sonra uçup gidecek Hürriyetin maviliklerine. Ben yine bu karanlıkta Hayallerimle baş başa kalacağım. Ve uzun uzun arkasından bakacağım Serçenin. Ve bulutların arasından Akıp giden şimşeklerin Yanıp sönen kıvılcımları Kamaştırırken gözlerimi Dört döneceğim odamın içinde. Güneş batarken ufukta, Resimler çizeceğim. Al yazmalı gelin resimleri. Güneş renginde Güneşin üzerine. Yüreğime prangalar vurulacak yine. Biraz sonra Uykuya yumulmadan Camları kirli penceremden İyi geceler demek istiyorum aya. Bana gülümseyen aya. Ruhumdaki prangalarımı çözmeye çalışan aya. Yine sabah olacak. Güneş yine doğacak. Ben güneşin üzerinden Resim çizmeye devam edeceğim. İçimden teşekkür edeceğim Güneşe ve aya. Bir damla nefes, Göz ucumda alevden bir ışık, Camı paslı Penceremde… Kız kulesi görünüyor. Bakınca en güzel gülüşlerin hakim olduğu, Gözlerime gül gibi açan renginin aksi vuran, Özgür olacağım günleri müjdeleyen Al bayrak dalgalanıyor tepesinde. İniyorum bir sabah Galata Kulesi’nden aşağı. Balık tutanların arasından geçerek “Eminönü’nde ekmek arası balık yerken!” Camı kirli Penceremde!.. |