Amele Olarak Bir Günüm
Memiş kalfa
’Biraz acele et’ diye seslendi bu sabah Gençlik bu ya Ne de koştum Bir beşona saplı koca çivi Lastik pabucumdan Ayağımın tabanına Hart diye saplandı Koşup çıkardı Cafer sağ olsun Sıktım dişimi Hiç kan çıkmadı Bu kez çivinin battığı yerden Kan çıksın diye Vurdukça vurdular Ayağımı morarttılar Sonunda nazlana nazlana Çıktı da biraz kanım Beni rahat bıraktılar Yine öğlen oldu Memiş kalfa taze fasulye Haydar dayı patlıcan Cafer patates yemeği Başkası daha başka şeyler Ama herkes sebze yemeği getirmişti Hepsini bir tepsiye boşalttık Adına türlü dedik Her günkü gibi Birer somunu bana bana afiyetle yedik Yine yemeklerden biri kokuyor olsa da Arada kaynadı gitti Ne yapsın Cafer Evinde buzdolabı yoktu ki Öğleden sonra sürpriz yoktu Kamyon dolusu çimento bizi bekliyordu Hiçbirimizde kalmadı derman Geçmiyordu dakikalar Bugün daha bir inat ediyordu zaman Saat beş oldu mu diye Arada saate baksak da Hep dürüstçe çalışıyorduk Asla kaytarmıyorduk Helalinden kazanıyorduk Yorgundu suratlarımız Terliydi vücutlarımız Kirliydi üstümüz başımız Kokuyordu her yanımız Yine de umut doluydu Hayata bakışlarımız Keşke bir de mesaiden sonra Keklik Pınarı’nda otobüsten inip Ahrazın bağından Radar altına kadar Her gün tırmanmam gerekmeseydi |
ömrümün şantiyeleri:)
bir ara iş güvenlikçi kıllardan biriydim ben:))))
ama seni nasılda iyi anlayan.
eyvallah kardeş.