ŞAİRİN ISDIRABI
Hayat nedir sorusuna en güzel cevabı kim verdi?
Ya da en iyi kim anladı? Ölüm denen şeyi kim anladığını iddia edebilir ki? Ölüm anında ne hissedildiğini kim anlatabilir ki? Kağıt orada işte, Kalem dile gelmek ve kağıda dokunmak için çırpınıyor işte, Hadi yaz! Bekliyor seni harfler, Bekliyor işte. Tenine hasret kalem. Hangi düşünceni tam olarak kucaklayabilir ki sözcükler? Eğreti kalıyor kalem, Anlamsız geliyor kağıt, En olmadık anda tohuma duruyor düşünceler, Daha yazarken başlıyor karmaşa, Hangi harfi diğerinin yanına koysam Yakışmıyorlar birbirlerine. Hangi kelimeyi diğerinin kucağına atsam Sevişmek gibi kısa sürüyor zevki. Şimdi gel de susup bakma Denizin derinliğine, Şimdi gel de dolaşma Ormanın ton ton renklerinde, Şimdi gel de dalıp gitme Gün batımına, Neden kaynaklanıyor sanıyorsunuz? Bu güzelliklere Bakma hırsını. Neden sanıyorsunuz? Yarin gözlerine bakarken Hiçbir şey söylemeden Dalıp gitmeyi. Bilmediğini mi sanıyorsunuz? Yaratan ve yaşatan insanın Bu anlamsızlığı. Biliyorlar, Hem de Beş bin yıldır biliyorlar da, Dillendirmiyorlar. Buna inanmayan şairlere, Dokunmak istemiyorlar… |