(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
Menü şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
Menü şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Ben o resmi bir yerden tanıyorum beyaz pirinç, pişince adı pilav üstündekileri de annem pişirirdi çocukluğumda da beğenmez zor yerdim ne akıllı çocukmuşum alışkanlık yapmasın diye daha o günlerde önlem almışım...
Heyy unutulmuş zamanlar...mekanlar...insanlar...kendini özünü unutmuşlar...okuyun bu şiiri... **************tek kelime**************** Kusursuz bir kurguydu...
neden en hit yemeğimiz oldu acaba bizim toplumda üzerinde az kuru ve pilav pirincin en yoğun yetiştirildiği yer trakya bölgesidir, ve trakya bölgesindeki "Çeltik" pirinç son yıllarda Çerkezköyden ergene nehrine dökülen boya fabrikalarının zehirli sularıyla sulandığı için yaklaşık son üç yıldır pirinç pilavı yememekteyim.şiirinizin çağrıştırmasıyla, bu konuyuda dostlarımla paylaşmak istedim.Ayrıca sadece Çeltik tarlaları değil, bilinçsizce kullanılan tarım ilaçları çanlı bırakmadı toprakta, kene ile beslenen ne kadar canlı varsa tarım ilaçlarıyla yanlış uygulamalar ve eğitimsiz av meraklıları yüzünden yok oldu.şimdi başımıza bela olan ve piknik kültürü olan biz türk toplumunuda o zevkinide elinden almış oldu bu kene vakaları.Celal ağabeyimin bu şiirini kıstas alarak buradan dostlarada çevreye daha duyarlı olmaları açısından bir kaç cümle paylaştım engin hoşgörülerine sığınarak......
şiire gelince, o bir Celal ÇALIK dizeleridir ve iyice baktığınızda içinde kuru fasulye ve pilav dışında çok şeyi bulursunuz.kutlarım ağabey.............
Gürselce tarafından 7/16/2008 9:12:17 AM zamanında düzenlenmiştir.
Bazıları kırk çeşit yer günde yediklerimden hiç lezzet alamıyorum hiç tadım yok diye yakınır durur.Kimi kuru ekmeği kurabiye niyetiyle yer.esasında o tat alamadığını ifade eden kardeşlerim sadece bir gün tarlada çalışsalar mesela nohut yolsalar elleri patlayarak veya pancar sulasalar yalınayak ve hep ıslak yahut ot ayıtlasalar tarlada yada şimdi sıcaklarda inşaata gitseler akşama kadar değil öğlene kadar amelelik yapsalar akşam yorgunluktan uyuyamasalar.Gündelik temizliğe gitmeselerde evde ciddi bir temizlik yapsalar ozondan tüm parmakları delik deşik olsa ve akşam ekmeği elinde tutamasalar .Yukarda yazdıklarım acıtasyon değil halkımın çoğunun bizzat yaşadığı durumlar.Bu yazdıklarım iştahım yok diyenlere tabiki hastalıktan yiyemeyene sözüm yok lakin bizim burda bir tabiri vardır dağda hınzırı eksik derler çok varlıklı insanları tarif için aç tokun halinden anlamaz o yüzden ekmek bulamıyorlarsa pasta yesinler der ve normaldir.Tam takır kuru yavan yenen ekmek kimi zaman en güzel baklavadan daha lezzetlidir.Rabbim kimseyi açlıkla imtihan etmesin.Şöyle bir rivayet işitmiştim aşk sultanı birinden Allah nefsi karşısına almış her türlü işkence eziyet v.s ve sormuş sen kimsin ben kimim .Nefis demiş sen sensin ben benim .Bu kez aç bırakmış nefsi aynı soruya nefis şu cevabı vermiş sen rabbimsin ben kulunum.İşte nefsi dize getiren açlık.Bugün zayıflamak için harcanan paranın dünyada aç insan bırakmayacak kadar çok olduğunu bilmek çok acı verici.Biz suyu bol bol harcarken ekmeği çöpe dökerken niceleri bir damla suya bir parça ekmeğe muhtaç. Gelelim pilav üstü kuruya burada enis kardeşimin yorumunua katılıyorum tabiki.Kurufasülye zaten milli yemeğimiz sayılır.Kurufasülye pilav turşu bu muhteşem üçlüyü aklı başında herkes çok sever.Aman kimse alınmasın ne derece bu üçlüyü sevdiğimi ifade için söyledim. Hocam bu kısacık şiiriyle neler düşündürdü bana böyle .Derin felsefenin tezahürü var dizelere.Engin sanat anlayışı ve kaleme yön veren aklı birleşince bu müthiş zeka örneği dizeler dökülüvermiş sayfaya.Evet bazılarının iştahını kırk çeşit leziz yemek celbedemez lakin kimisi de yavan ekmekle bayram eder.Pilav üstü kuru bulsa cennette gibidir böylesi.Hocam derin kalp denizinizden çıkarabildiğim inciler bu kadar.Dahası elbette var.Saygılarımla....
Hocam kaldırın lütfen resmi de şiiri de!.. Yirmi gündür kimse yok evde sıcak yemeğe hasret kaldım.Sanki şiir bana yazılmış ya hu!! Sabahın bu saati olmasa kalkıp kuruyla pilav pişirecektim. Pilavın cennet yemeği olduğuna inanırım ben.Her gün olsun her gün yerim.. Kuru ile pilava yatıya giderim ayrıca. Yanında turşu da varsa evlat edinebilirsiniz beni.
O sefil midenizde “İştah” adlı ünlü konçertoyu Yorumlarken kırk keman
Hiç ekmek yediniz mi ömrünüzde? Tamtakır kuru-yavan
Ve hiç hasretlik çektiniz mi? Mis gibi bir pilava
Üzerinde Az kuru
Duman duman
C. Çalık AMAN DOSTUM LÜTFEN ŞU EKMEK YEME KONUSUNU HATIRLATMAYIN LÜTFEN...AKLIMA GELDİKÇE FENA OLUYORUM...AMA ŞİİRİNİZİ OKUDUKÇA İYİYE GİTTİM...TEŞEKKÜRLER...TEBRİKLER...SEVGİ VE SAYGIMLA...
edebiyat defterinde en çok takili kaldigim sayfa burasi. kisacik şiire yarim saat düşündürttünüz beni...
ayni anda mideye, ruha, göze hitap etmeyi nasil başardiniz şair dost. iyi ki varsiniz ve iyi ki bu güzellikleri sunuyorsunuz bizlere teşekkür , saygi ve selamlarimla...
O sefil midenizde “İştah” adlı ünlü konçertoyu Yorumlarken kırk keman
Hiç ekmek yediniz mi ömrünüzde? Tamtakır kuru-yavan
Ve hiç hasretlik çektiniz mi? Mis gibi bir pilava
Üzerinde Az kuru
Duman duman
Düne kadar en ucuz günün menüsü sayılan bu yemeğe ben her daim hasretlik çekiyorum üstadım ama bundan böyle çekilecek gibide görünmüyor, çünkü artık bu fasulye yedi buçuk lira değil, pirinç deseniz,nerede ise tanesi altın değerinde Yani bu gidişle hem kaynatıp hem oynayamayacağız sadece hasretlik çekeceğiz, Ya gariban insanım onlar her zaman olduğu gibi yine kuru katığa talim gibiler... güzel ve anlamlı dizelerinize tşkler hemşehrim güzel bir dokunuş güzel bir anlatım dı tebrikler...sevgi ve saygı dileklerimle esen kalın...
kardelenim tarafından 7/16/2008 2:55:14 AM zamanında düzenlenmiştir.
abimmmm...yine öyle güzel bir çalışma çıkmış ki kaleminden kalakaldım öylesine...ne basit bir yemek değil mi? pilav üzerine bir parça kuru fasulye ama malesef öyle bir ülkede yaşıyoruz ki bu yemeği bulamayıp bulduğunda kral sofrasına düştüğünü sanan insanlarımız var ne yazık ki...içler acısı halimizi vicdanımıza yöneltiğiniz soruyla görmemizi sağlıyorsunuz...bu bir insanlık ayıbıdır ve bunu bile şiirselleştirmeyi başarıyorsunuz ya ne deyim...helal olsun...yazan kalem dert görmeye ustam...
Sevgili Celal, anlayışınıza sığınarak sizden bir ricada bulunuyorum çünkü şiirinize seçmiş olduğunuz bu resmi ben oldukça çıplak ve kışkırtıcı buluyorum , nedenine gelince burda aç insanlar var değil mi, bunu sizden beklemezdim açıkçası , bence oraya üstü örtülü pilav koysaydınız daha iyi olurdu gibime geliyor , bilmem siz nasıl düşünürsünüz ?:))))) Bunların hepside bir espiri tabiki , seni tekrar kutluyorum arkadaşım , sevgilerimle .....
Yarın kendime muhakkak kuru fasulye pişireceğim Celal , öyle bir resim bulmuşsun ki insanın gece gece bile canı çekiyor şu kuruyu . Aklıma Kemal Sunal'ın filmindeki bir sahne geldi. Kemal Sunal garsondan bir kuru getirmesini ister ve garsonda getirir ama bilndiği üzre fasulye biraz suludur ve fasulyeyi öyle görünce '' ben senden kuru fasulye istemiştim , git bunu kurutta gel '' der :)))))) Bak görüyorsun bir kuru insana neler hatırlatıyor . Bizim gibi fakirlerde kurunun hikayesi çoktur ve ipi kıçına denk gelen kişiler bizim bu hallerimizden asla anlamazlar ki bu şiirin asıl muhattabı olmalarına rağmen :)).....
Tok açın halinden bilmezmiş... Ya da "Ciğercinin Kedisi İle Sokak Kedisi"... En büyük sorulardan biri bu... İnsanlık,bu soruya insanca bir cevap vermenin hikayesi... Ekmeğine çoğu zaman kan bulaştığı... Empatinin ölçüsü...
Değerli ağabey,çağrışım zincirinin sonu gelmez... Siz de ustaca sordunuz soruyu... Yani,uzun lafın kısası anlamında...
Bu mükemmel şiiri yürekten kutlarım
Saygı ve sevgi ile...
Ozan