Ah BilenmesiYüzünde güzlük anılarıyla Ve Leşsever bir unutkanlıkla Karakışı dolabına kaldırır Geçmişine buzdan sünger çeken nineler Yazı bitirip Sarartınca çimenleri eylül Aynalara muhtaç gezinmesi başlayınca Rüyanın Dar algılı geniş avlularda Sıkılınca dünya güneşin cilvesinden Nineler Dolaplarına koşar Uygun adım ve hep bir ayak Selamı alınmamış bir yaprak Uçup düşüp kara toprağın karnına Kenarsız işlemeleri yarım kalınca Dik rüyalarla sertleşen kızların Nineler Emir almış gibi tanrıdan Azadlık verirler Lavanta kokulu kışlarına Eskiyen cumartesileri Yeni şubatlara iliştirir Takvimin uzaklara savuran şiddeti Bumerang kaderi mi demeli Öğleden sonraların kekik kokulu ayniliğine Yola düşenlerin kulağına fısıldanan her şarkıya Levazımat cümlesinden bir ihtiyatla Yaklaşırken nineler Nereden çıkar nasıl bulunur Geceye lanete cinlere dehşet salan Bu kahır Elverişsiz bir bina kuytuluğundan Yarım akıl üç peri sızar Ninelerin buruşmuş memelerinden Emzirir ergenlerin Serin olmayan ıslak rüyalarını Güze güneş sunakları adamasaymış keşke Dolabın küflenen karanlığına merdiven dayayıp İnseymiş toprağın en sıcak yerlerine Belki böylece Lağımlara içimsiz sular salan yerleri anlayabilirdi Desensiz bir çizimden Lokmalarla öğütülecek kadar Tapılası sertliği Ah kışı başının altına bir destek tahtası yapan ikilem Erozyonsuz beklemek yok Köküne tutunmadan zamanın Ormanı kurtaramayacak asla Kelebek mezarlığı kasvetli toprak Düne güne yarına Düşer aşkın hârına Olumsuzda ölüm var Geliyorsa kârına 6 Mart 2007 Şükrü Özmen |
Erozyonsuz beklemek yok
Köküne tutunmadan zamanın
Ormanı kurtaramayacak asla
Kelebek mezarlığı kasvetli toprak
Düne güne yarına
Düşer aşkın hârına
Olumsuzda ölüm var
Geliyorsa kârına
zemheri haklı taktılar gögsüne nişanı
kutlarım yüreğinizi