BARIŞMAM
Bir sarraf olmayan ele kalmışım
Açtım arayıda daha yanaşmam Bu kararı ne zorlukla almışım Gelip kapımıda çalsa barışmam Kapandı kapısı gönül hanemin Gördümki vefası yok bu alemin Vebanın sıtmanın türlü belanın Ölümün çaresi olsa barışmam Sadık dostum dese yeminler içse Pare pare olsa ömrünü biçse Uysa kör şeytana canından geçse Ecelsiz toprağa düşse barışmam Zerre kadar hatrı yoktur yanımda Türlü yaraları açtı bağrımda Nedamet getirse dursa karşımda Eğilip ufalıp çökse barışmam Kendi mezarını kazdı eliyle Gunahı sevabı her ameliyle Ölüm döşeğinde ölüm haliyle Barışalım dese yine barışmam Varsın gitsin feri başını yesin İster feryat etsin isterse gülsün Kararım kesindir katiyim bilsin Zağlı kılıçlara gelsem barışmam Kara taşı bulup döksün yaşını Ehli erbabına sorsun işini Önüme uzatıp koysa başını Oluk oluk kanı aksa barışmam Konuşmaz olduda lâl artık dilim Gayrı uzatsada uzanmaz elim Soğudu yüreğim usandı gönlüm Dünyada bir tek o kalsa barışmam Dost sözü demiştim sözden bilmedi Verdi inadına yola gelmedi Düz olan yolumu yokuş eyledi Türlü inişleri sunsa barışmam Boşa çaba imiş benimki boşa Tohum ekilmezmis anladım taşa Kudret kalemine yok sözüm haşa Alnımdaki yazı olsa barışmam Vardığı yolları bilsem tekinsiz Ömür yorgun düştü kalır tepkisiz Sözüme inansa şahit vekilsiz Sonsuz itimatı olsa barışmam Dersimi belledim olmuşum veli Muhannetin cümle işi hileli Yağlı urganlara cekseler beni Yeyip sözümüde zinhar barışmam Yusufum açıldı dert körü gözüm Ķıymet bilenedir Gayrı her sözüm Bir paslı hançerden sızılı özüm Açtığı yarayı sarsa barışmam |