RESİM
RESİM
Yusuf Yılmaz Bu nasıl resim böyle: Hiç kimseye bir şey sormadan çizmişsin. Çocukluğuma dair bir çizgi yok burada; Dizi yırtık pantolonum, Çapaklı gözlerim, Susuzluktan çatlayan dudaklarım, Dağ bayır demeden delicesine koştuğum yollar yok. Acaba gelen kim? Diyerek yolunu gözlediğim öğretmenim yok. En çokta çiçekleri severdim. Çiçeksiz resim olur mu? Yükünü sırtından indirmiş, Yanakları al al olmuş, Başımı uzattığımda, Saçlarımı okşayan, Annemin kınalı parmaklarını da görmedim bu resimde. Yaramazlık yaptığımızda bizi görmemezlikten gelen, Babamın müşfik yüzünü de çizmemiş-sin. Yağmur yağarken sevinen dedemi, Akşamları yanıp-sönen ateş böceklerini, Uzun uzun havlayan köpekleri, Dere kenarında çamaşır yıkayan gelinleri, Tarlaya koşan inekleri, Karşıdan karşıya ey verenleri, Dırmaç dokuyan nineleri, Allı pullu, davullu zurnalı, Düğünden eser yok. Asker yolu bekleyen gelinler, Yavuklusuna yakışıklı görünmek için, Cebinden aynasını çıkarıp, Perçemini tarayan delikanlılar nerede? Herkesin içinde yaşayan bir çocuk vardır. Karşıdan karşıya geçerken elinden tutan, Elemli günlerinde göz yaşlarını silen, Karanlıkta, rüyalarında, yalnızlığında, Yüreğinin üstünde cep feneri gibi yanıp yanıp sönen... |
Emeğine yüreğine sağlık dostum
Selamlar