Ve insan doğdu
Evvel evvel zaman önce
Kasvetli bir akşamüstü, Ağır kurşuni bulutlara esir düşen gökyüzünün; Bunların yüklendiği negatif iyon yığınları yoluyla, Damarsı kanallardan parlak ışıklar yaydıktan sonra insanı olduğu yere çivileyen bir gürültüyle boşanıp saplandığı toprakla sevişmesinden bir çocuk peyda oldu. Olympus nimfleri sardı etrafını, biri onu kucakladı, diğeri bir yudum ambrossia içirdi. Dicle’de yıkadılar bedenini. İştar kutsadı kendisini. Kibele fısıldadı kulağına ismini. Demeter teslim alır almaz avurtlarını çeke çeke hızla emdi memesini bilahare Frigg kundakladı ve nazlı nazlı salladı beşiğini. Gün açtı, gök giyindi yine mavisini, üzrinde kıvrımlı sabah buharı yükselen toprağın ise mağrurdu nefes alış verişi. Bir kuşun cıyaklaması yarıdı derin sessizliği. Güneş yükseldi ve başladı inlerinde hayvanların harektlilliği. Onu antik böceklerin yüzeye çıkıp etrafa yayılması izledi. Hayat kaldığı yerden devam ediyordu onlar için, Tabii ki önceki gece olanlardan ve onlara yakında katılacak olan türden haberi yoktu kimsesinin. |