SADECE KÜÇÜK BİR ÇOCUĞUM BEN...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Irkı olmayan yüzlerde esintiler biriktiriyorum zamanın kırılgan dokusuna saplanan bir ok gibi parçaların birleşiminde sökün edecek o yap-boz ve mevsim de rüştünü ispatlayacak bir anda: elbet sonrasızlığın ahkâm kestiği anda saklı olacak dünüm ve göğü b/öleceğim ufacık çekmecelere saklanıp duvar ördüğüm dünyayı boca edeceğim o minnacık bedenimde bir çocuk olmanın vaveylalar sürüklediği peşi sıra yitimimde vücut bulacak yetişkinler onulmaz acılarımı kendilerince paylayacaklar ve de hep haklı olacak geride kalanlar. Yitimlerde saklıyım, Bir düş’e denk düşen kızıl saçlarım Çillerimde saklı yalnızlığım Evimde serildiğim bir döşeğim yok benim: Mevsimden mevsime değişir tenimin rengi Irgat gölgelerin muhatabıyım: Bir annem bir babam: Ha var ha yok lakin içimde saklı izdiham Semtlerin çapkın rüzgârıyım Ayakkabımın teki de uygun değil eşiyle Eş olmanın değil eşit olmanın raconu nedir, Diye sorsalardı bana İki eli de boş olmayan apartman çocuğunu gösterirdim: Han, her gün giydiği farklı farklı elbiseleri Üstelik soluk da değil teni, mizacı Gülünce güller açan yüzünde Bir aileye sahip olmanın da pervasızlığı. Mevsim gibi nezleyim her gün; Nezdinde zenginlerin, Ben fakir ve rüküş bir gölgeyim: Gözlerini kaçırır benden insanlar Görünmezliğime denk düşer midemin gurultuları Bir dilim ekmeğe bir bardak sıcak çaya tavım Tavrımda saklıdır onurum, nazım Aç olsam da belli etmem Hem mendillerimi de karşılık verenlere satarım ben. Kardeşim, hani, ölü doğan dün: Annemse yorgun fıtratı ile sokak sokak süründürdüğü Kederin, adeta bir Külkedisi Babamsa hiç olmadı gitti Hatta babamın kim olduğunu bile söylemedi annem Demesi o ki; çok küçükmüş açtığında onda gözünü Ne zamanki sorsam Gözüme toz kaçtı der uzaklaşır yanımdan. Irkım var mı sahi benim? Sordum Tevfik Abiye Dedi ki; ırkı olmazmış acıların. Ne mezhebim ne meşrebim belli İklimin çatallı sesinde sürünen yılan gibi Mademki dokunmuyorum insanlara Bin yıl yaşamalıymış onlara dokunmadığım sürece İyi de ne hayvanım ne sürüngen Altı üstü çocuk Önü yamalı arkası sökük Sözcüklerimin Ne de olsa okul yüzü görmedim. Günyüzü görmediğim gibi Geceyle sırdaştır gölgem Ne zamanki gözlerimi dikip de göğe düş kursam Arkası gelmez lakin Gün ağarmadan düşerim yollara zıpkın gibi Bulduğum her kâğıtta sökerim hayatın şifresini Yetmedi saklarım iç cebime Gördüğüm her çocuk resmini: Hani olur da bir gün büyürüm Cebimde bol para güdüp de kervanı Ben de meylederim amcalarıma Yetimliğimi de elbet dindirir cihan Unutulmayı unutup umduğumu değil Bulduğumu çekerim içime Bazense çektiğim burnum için için: Ondandır yaşım, yasım Bilmezler de yağmur yağar bizim buralara her gün. |