Herşeyin Yalanmış
Bir zamanlar bir sevgilim vardı benimde.
Gözümden bile kıskandığım bir sevgilim. O kadar kıskanırdım ki Onu, hissedipte benden uzaklaşmasın diye korkardım, kıskançlığımı Ona asla göstermezdim. O kadar çok sevmiştim ki Onu, O kadar çok. Adına şiirler ne ki, destanlar yazmıştım. Destanlar. Başımın tacı yapmıştım ben Onu. Şu kalbim varya şu kalbim, son durağı olarak Onu seçmişti. Şu anda da atmıyor ki zaten, öylesine yaşıyor işte. Biliyormusunuz? En çokta gamzesini severdim. Gülüşüyle yanağında beliren o gamzesini. Beni benden alan gamzesini. Bu kadar güzel anlatıyorum işte Onu. Sanki melake gibiydi gözümde çünkü. Ama çok geçmedi işte, felek öyle bir vurdu ki tokadını, şimdi yüzünü görmeyi bırakın, sesini duymaya bile tahammülüm yok. Herşeyin yalanmış senin. Sözünde yalan, özünde yalan. Aylarca dilim LAL oldu sustum. Çok düşündüm. Ben nerde hata yaptım diye. Ama hepsi boş artık. Çoğu insanı hayatımdan sildiğim gibi Onu da sildim. Öyle bir şey yaptı ki bana, biliyorum biraz sonra ki cümlelerim çok ağır olacak ama, artık eşşeği saldım çayıra, gerisini MEVLAM gayıra. Ah ulan hayat ah. Ah be. Sen nasıl bir düşmansın böyle bana. Acıtıyorsun be hayat. Gün geçtikçe içimi daha da çok acıtıyorsun. Herşeyi yalanmış işte. Sözüde yalan,özüde yalan. İhanetin sebebi olmaz, bedelide. Sen ciğeri beş para etmez bir şerefsize peşkeş çektin sevdamızı. Ulan, Sanki dünyayı dibinden dinamitledin, tepemden aşağı yıktın. Bitirdin herşeyi ulan. Bitirdin. İhanetini de yaşattın ya bana, bunun artık dönüşü de olmaz. Keşkeleri sevmem bilirsin. Ama şu hayattaki belki de, tek keşkem oldun. Keşke hiç tanımasaydım seni. Hiç çıkmasaydın karşıma KEŞKE. Bundan sonrası mı? Bundan sonrası yok artık. Neden mi? Çünkü artık ben yokum, sen yoksun, biz yokuz. Herşeyin yalanmış senin. Sözünde yalan, özünde yalan. Recep Hamza |