Yok...
.
Neden geri kaldık... akıl çağında Bilgiyle bakacak gözümüz mü yok... Neden acze daldık... idrak bağında Düşünce dökecek özümüz mü yok... . Sonu fos, ihtiras yüklü düşlerin Ön-ayak olduğu bütün işlerin... Yalanı, yanlışı büyük başların Başına kakacak sözümüz mü yok... . Hakikat harında kavrularaktan, Hürriyet yelinde savrularaktan, Hamlıktan kemale evrilerekten İnsanlık ekecek yazımız mı yok... . Taklitten ibaret olan imanda, Hurafe çöplüğü kalbi viranda... Sadakat hazzıyla solan vicdanda Şerleri yakacak közümüz mü yok... . Cahilin paslanmış masallarından, Hayalle süslenmiş misallerinden... Kalıba dökülmüş his hallerinden Usanıp, bıkacak sızımız mı yok... . Din-iman satarak safa sürenin, Her derdi, kederi kader görenin... Batılı, doğulu bitin, pirenin Canını sıkacak tezimiz mi yok... . Marifet, beceri artık beyinde, Günbegün küçülen dünya köyünde... Kuralı us gücü olan oyunda Aslara çakacak kozumuz mu yok... . Şuurla seçilen güzel hallerle, Muhabbet saçılan tatlı dillerle, Mazluma açılan müşfik ellerle Sevgiler dikecek bezimiz mi yok... . Sellerin dağlardan akışı gibi, Direnen bentleri yıkışı gibi, Türk’ün Ergenekon çıkışı gibi Dogmadan çıkacak dizimiz mi yok... . İlham alıp bilim denen güzelden, Özgür akla dönmek gerek tez elden... İlkel bir kabile gibi ezelden Ebede akacak izimiz mi yok... . Veli BOSTANCI (Ankara, 2020) |