ESKİNİN TADI
Sobanın üstünde güğüm isterim.
Birde çıkardığı hışır hışır sesin huzurunu. Ninemin damarları şişmiş elleriyle yaptığı, Bazlamanın yanında peynirle zeytinin tadını. Şimdilerdeki kahvaltı masaları kadar karmaşık değildi, O zamanlar hayat. Yenilenin içilenin tadı vardı. Kokusu burnunda, tadı damağında kalan. Mutlu olmak için korkmayan, zorlanmayan gözler vardı. Bir de; Samimiyet vardı, Yoksunluğun önemini yitirdiği. Sımsıcacık insanın içini ısıtan. Aza yapılan şükür, Bugünün dahasını alaşağı edecek türdendi. Bir selama yürekler doyar, Kalpler açılırdı kucak kucak. Yoktu o zamanlar, Şimdilerde kaçılan köşe bucak. Kapılarda kilit yoktu ki... Çok çok bir sicimle bağlanırdı, Yol kapının halkaları. O da, evde değilizin göstergesiydi. Şimdinin kırk kat kilidine inat. Güven miydi? Belki. Masumluk mu? Evet. Gel de özlem akmasın gözlerinden. Gel de isteme, O güzel günleri, O güzel insanları. Bilgin ŞENGÜL 10 Mayıs 2020/Pazar |
Emeğine yüreğine sağlık
Selamlar