GENÇLİK ÇAĞIM KARADAĞ'IM.
GENÇLİK ÇAĞIM KARADAĞ’IM.
Fırsat bulduğum bir arada. Soluğu aldım Karadağ’da... Önce bir uğradım Yavuzeli’ne. Bir kaç tırnaklı ekmek aldım elime. Yöreli’ye bir selam verip, Akkuyu’dan vardım Benamlı beline... Köşk Yolu’nda durdum, Verdim göğsümü dağın yeline... İşte hayat budur,özgürlük budur. Ey dört duvar arasında kalanlar, Bu böyle biline... Bu havalarda insanın neler geliyor diline.. Birden aklıma geldi, Fırat’ı geçen Emir Afşin burada mı durmuştu. Acaba otağını buraya mı kurmuştu. Kendimi meraktan alamadım. Soruma da yanıt bulamadım. Dağdan Dağdanıcık’a indim. Bol bol dağdanıcık topladım yedim. Tepeden Tosbağlı’ya vardım. Yolda bir kaç tosbağı gördüm.. Derken gelin gibi süzülen, buğday başakları arasından vardım Gelinbuğday’a... Parmakları kınalı bir gelin elinden, yayık ayranı içtim. Durmadım Muratlı’ya geçtim. Orada muradımı alamadım, Fazla kalamadım. Yol götürdü beni,iki vadinin girişine. Düşündüm, Bu yerde bu insanların işi ne? Dereler gelip birleşmişler, Höcüklü diye buraya yerleşmişler. Sonra ziyaret ettim Çukuryurt’u, Meşhur imiş bu derelerin kurdu. Haft’ı dolanıp Yakuplu’ya tırmandım. Ben bu hayatta tutunabilmek için, Bilseniz nasıl tırmaladım. Derelerden dağa çıktım. Temiz havada biraz da acıktım. Nice bağlar gördüm. Çekinmeden birine girdim. Baktım tilkiler duvarları aştılar, Gittiler bir höbüre ulaştılar. Hep burada saklanırlarmış. O tepenin adı Tilki Höbürü kalmış. Çatlaklar’a bir varayım dedim, Çatlamış hayırlardan yedim. Gemrik’e yürüdüm oradan, Gördüklerime selam verdim sıradan... Gölün başında bir at beleniyordu, Çamura çökmüş koyun debeleniyordu. Acıdım mor koyuna, Son verdim zor oyuna... Sonra Kırkpınar’ a doğru geçtim. Kırk gözünden de sular içtim. Çatallar denilen yerdeydim. Çatal bir doruğun dibindeydim. Meğer dertlerimi unutmuşum. Gölgede kendimi uyutmuşum... Taslaktır...Çalışılacaktır... NAFİZ TANÇAĞLAR 10 Mayıs 2020 Pz.05.10 Y.Ova / K.Çekmece / İstanbul |
Güzel bir şiirdi, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı içtenlikle KUTLUYORUM...