SEVMEYİ BANA ÖĞRETENSİN...Şiirin hikayesini görmek için tıklayın Ölü bir düşü’ün örtüsüydü içine g/izlendiğimiz o mendebur çukurda terk edilmiş bir taştık oysaki yürek yufkaydı ve aldatılmışlığın hicvinde bir köstebek belli ki köstekli saatin talebiydi, zamana dur diyen, zihniyet… Makul bir düşün yol bildiği yordam edindiği Devasa kıyısındayım aşkın Meczup varlığıma edilen müdahale Şarkıların da izdivaç talebi Şakağıma dayalı zehir zemberek külfet Aşkın da ithamı iken Devasa bir izlekte saklandığıma delalet O kehanet. Bir sözcük diliyorum evrenden Asla kullanılmamış Kurcalanmamış da bir yürek Belki de kâbusların zihniyetidir İçine düştüğüm zemberek Hani mahlası olmayan bir şair; Hani ırkı olmayan sevginin müdavimi; Hani ırak olduğum gönüllerde Saklı tuttuğum bir şarkının da muadili Elbet sevgi dilinde büyüyen bir ateş Ve işte aşkın hatırına kapıldığım rehavet. Gönlün mukozası ve de: Devasa titrinde yalnızlığın Bir de tarafınca boykot edildiğim Ne çok yürek zimmetli; Ne çok şaibe aşka nefret dolu Göğün de kodaman kanatlarında ısrarlı bir düşüş Elbet yüreğin menkıbesi iken bunca tebessüm Nasıl da saklı ta derinde Nasıl konuşlu rahmete Nasıldan ziyade ereceğim hidayet Sancılı bir var oluş Hükmeden kadere odaklı bir sefalet Elbet derviş ömrün külfeti Kimine göre aksanı olmayan bir lehçe Zuhur eden gölgelerde asılı bir rivayet ki İçine düştüğüm cennet bahçesinin Yüzü suyuna hürmeten Sevebildiğim kadar yaşamak iken İçimden fışkıran tek dilek. Şimdi çetrefilli hazandan firarım Hamt ettiğim kadar kanadığım anbean Sözcük pazarında denk düştüğüm hangi Muhalif gölge ise İstikrarla sevdiğim ve inandığım Bazen bir kuş cıvıltısı nazarında şakıyan acılarım Acındırmadan sükûn dilediğim de bir mevsim Boynumun borcudur güzel Rabbim: Sevmeyi bana öğretensin. |