Ölüm
Ya bir akşam üzeri ya da seher zamanı
Kim bilir nasıl gelir vecdinin imtihanı Değdiğinde yüzüne beklenenin nefesi Vuslat vaktidir dersin bu bunun nişanesi Ellerin uzanmaz da sen uzanır sanırsın Oysa sen sevgiliyi ta ezelden tanırsın Buruk bir bakış kalır geride kalan güne Munis bir teslimiyyet eller açıktır öne Sanki haydi gel diyen davetçiye açılır Zaman ve zemin durur kapılardan geçilir Kimi şah kimi karun binlerce sedâ geçti Hepsi de birer birer mecburi yolu seçti Gözlerde beklenenin hayretli ifadesi Haşyetinden karışır görenin iradesi Dünya küçük bir evdir ömür kanatsız arı Mazi serencâm eder fısıldar ah-u zârı İşte o gün gelince ne siz kalır ne de biz Eğer iman kaviyse teslimiyet şüphesiz Ne bir isyan duyulur ne de bir eyvah sesi Ağır ağır kesilir ümidinin nefesi Rengini kaybederken odada halı kilim İşte gelen bu dersin görünmeyen sevgilim Boşluktaki bardaktan ab-ı hayat içilir Geçilmeyen ne varsa işte o an geçilir Ya alnında secdenin görünmez izi vardır Ya nefese saplanan binlerce bizi vardır Ve camiden yükselir içli bir selâ sesi Kimdi o giden derler var mı idi kimsesi Dört kolun üzerinde ayak kesilir yerden Ve geçilir anadan babadan evlat ser’den Baki kalan kubbede kalırsa hoşça izin Bil ki artık eşisin koku veren nergizin Ruhsuz ölüm gelirse el ayakta fırtına Kâmil ölüm gelirse binersin aşk atına Ne mal ne de mülk kalır ne şöhret ne azamet Ve başlar kıyamsızda ağır ağır kıyamet Ya gelenin peşinden meçhule gidersiniz Ya da bezm-i elestten sözümüz var dersiniz O gün dilimde olsun ya Hayy Ya Hayy hu sesi Ölümü öldürürken canlandırsın busesi ________Makberî |
Güzel bir şiirdi, beğeniyle okudum. Nice güzel şiirlere diyor, Şair Arkadaşımı KUTLUYORUM...