BİLİRİM
Hayalimle düşüm bir birine eş
Hakikat yolcusu geni bilirim Mefkûrem aklıma oldu tebelleş Gayretim her daim yeni bilirim. Ana rahmi bana bir vesileydi Var oluşum arza bir risaleydi Mahlûkatın tümü bir hediyeydi Yaratıp donatan fenni bilirim. Bilirim dünyaya gelişim neden Hizmete âmâde muazzam beden Farkına varmadan kaybolup giden Gafletin mağduru canı bilirim. Dünyaya tek geldim, yalın giderim Bilirim âlemde nedir ederim Maksada mugayir haller kederim Pişmanlık hisseden yanı bilirim. Tövbeye gelince ferahlık basan Yürekte serinlik, zihinde âsân Amelde hayr için dizgini kasan Kulluğu emreden dini bilirim. Şecaati besler kanı solunda Yirmi dört boyumun her bir kolunda Daima insana hizmet yolunda Yorulan bendeki beni bilirim. Yoluma taş koyup engel çıkaran Elime düşünce yanıp yakaran Selâmet bulunca derdi çokaran Kâfirin içinde kini bilirim. Türk’üm ben bilinsin değişmez aslım Yafes’le açıldı tarihte faslım İnsanlığı bilen insandır yaslım Yolların sonunda sini bilirim. Bir ara kayboldum dağlar içinde Kökümü gizledim Çin’de Maçin’de Soyuma vurulan sağlam perçinde Ergenekon açtı sini bilirim. Demirden dağları eritip deldim Haykırdım dünyaya: “Ben yine geldim!” Hasmımın şaşıran yüzüne güldüm Çağlara mukavim yini bilirim. Çevirdim yönümü gün batısına Düştüm düşmanımın her ân tasına Katlandım dostumun çok hatasına Vefa urbasında yeni bilirim. Doğudan batıya sürdüm atımı Zorladım gülmeyen kara bahtımı Emanet mülkümde âdil tahtımı Kurmaya koştuğum tanı bilirim. Bir hakanım vardı yaman mı yaman Atilla denince dururdu zaman Vermezdi rakibe bir ânlık aman “Tanrının Kırbacı” Hân’ı bilirim. Hazar’dan güneye indim bir ara Büyüklük payına biçildi dara Sultan Alparslan’a gelince sıra Daima yükselen şanı bilirim. Toprağı kanımla vatan eyledim Yiğitlik türküsü çalıp söyledim Cennet köşklerinden yerim peyledim Şehadete varan sonu bilirim. Asya’dan yürüdüm, yolum Avrupa Dayandım kapıya gülmedi haspa Tam altı asrımı verdim serapa Luis’i, Martin’i, Con’u bilirim. Birleşip geldiler hem de kaç defa Ervahını toptan dizdim tek safa Haçlının forsunu kaldırıp rafa Koyduğum tarihî günü bilirim. Gün oldu yanıldım düştüm tezata Kendi tezgâhımda çıktım mezata Hicaz yollarında Şah denen zata Ders için dökülen kanı bilirim. Çölleri aşarak gidilen yolu Benimle kat edip dönen her kulu Hicaz’dan emanet Hırka’yla dolu Bohçayı taşıyan Can’ı bilirim. Saltanat denilen cafcaflı kürkü Taşıdım omzumda tatmadım ürkü Seyretti tüm cihan, tanıdı Türk’ü Nizam, intizamı, yönü bilirim. Gün oldu aşıma zehir karıldı Gün oldu azamet çarkı kırıldı Yoruldu bedenim, zihnim yoruldu Benim için çalan çanı bilirim. Soframda beslenip kıllandılar ya Mirasımdan bölüp pullandılar ya Hasta adam deyip çullandılar ya Îman yumruğuyla dönü bilirim. Tarihte bitmedi hiç imtihanım Ne imtihan bitti ne de mihmanım Eksilmedi asla kalpten imanım Ardıma baktıkça önü bilirim. Sınandı milletim, sınandı ferdim Her türlü sınava göğsümü gerdim Günden güne arttı, bitmedi derdim Sabırla tüllenen dünü bilirim. Muhacir başladı sürüyor hayat Kader kazasını buluyor heyhat Ömrü bazen düze, bazen de kat kat Yokuşa haydayan “Kün!”ü bilirim. -muhacir bozkurt- Mustafa KÜTÜKCÜ 21.04.2020 – DENİZLİ. |