sevgili...
Onarılamaz sevdaların ölümcül gülümsemeleri
Masalsı sözlerle göç yollarından gelir Ankanın kanatları tutuşur, biz yanarız… Sana benzettiğim yüzlerde seni toplamak Sana türküler yakmak Senin sarhoşluğunda naralanmak Senli kavgaları kucaklamak Yüreğe oturan sevginin Öfke ile savaşını sulh etmek gibi bir şeydi… Gecelerin ayaz saatinde Mutluluğu çağıran sesini duymak Hüzünleri çarmıhtan indirip Mor kapılı şehrin tam ortasına Mavi kolyeleri asmak gibi bir şeydi… Issız zifiri korkuları Senin adını anarak Güven veren sesindeki esintiyi işiterek geçtim Hani, sevdiğin iğde çiçekleri vardı ya Onların kokusunu alır gibi oluyor Nefsimle ruhumu cennet gözlerine adayıp Sana giden yol seslerine katılıyordum Yokluğun yaraya tuz basmak kadar acı idi Yüzüne haykıramadığım İçerimde milyonlarca kere büyüttüğüm sevdamı Bitmez tükenmez hasretle Dönüp dönüp öpüyordum Seni yaşamak, Çehresi kararmış acabalı düşlerin İsyana akan yönüne set çekmek gibi bir şeydi İtiraf ediyorum Belki kızacaksın Belki çıldıracaksın Belki uykuların kaçacak Belki toprağın bahara uyandığı gibi uyanacaksın İşte o zamansız meçhul telefonların faili benim Ay ışığı gecelerde seni dilenmek Dualarda seni çağırmak Bilsem ki sonum olacak Sonuna kadar varım…. Sibel KILIÇ..... Ahmet Çıtak kardeşimin sesine nefesine sağlık Uzun yıllar önce seslendirilmiş bir şiirim |
Yıllar sonra bu güzel şiiri tekrar okumak ve dinlemek güzeldi.
Teşekkür ve tebrikler.