Albüm
Elverişli toprakları vardı Karapınar’ın
Boldu kiraz ağacları Sulak yaylalarında Napolyon gelirdi Fransa’dan:p Bir kasa apolyont kiraz almaya.. Hani o kadar iyiydi.. Karapınarın kirazı.. Josephine düğümü gibiydi körpesi.. Yandaki erikler bile kızarırdı kıskançlıktan İki numara Paşanın elma yanakları gibi olurdu.. Yandaki Kirazenin erikleri.. Sepet dolusu dutlar düşerdi Karapınarın topraklarına Ağlardım.. Kırılgan dut gibisin derdi dedem.. Dut ağacı da Ne alıngandı olur olmaz Düşerdi dalından hemen.. Gercekleri gormezden gelmeyi severdin Coğu zaman.. Sen mutlulukta başarıyı hep yakaladın Yüzüklerin efendisi gibi:) .. Diğer yanda mana ararken bilinç Gerçeklerin efendisi çıka gelir Kaos yaşatırdı sana Evrenin devinimlerinden realiteyi sunardi.... Bir gün duydum ki.. .. S’oluğundan akan yaşam geçit vermiyor boğazından Kulak arkası edip Geçer bu da geçer dedin... Mahiyetini öğrendiğinde Atlasın bir köşesine sıkışıp yardım isteyen samimi bir İhtiyaçlının gözlerindeki O ifadeyi görürdüm Son yıllarında Gerçeğin ömründe Ömür bulmayı istemiştin Göğsünün kanadığı gecelerde Yaşama hevesini Kademe kademe çıkarırken ellerinden Deva bulacaksın .. sözlerine inanır gözükürdün Bilirdim.. Daha çok küçüktüm Sorardım yinede.. Tevellüdün yetmez Derdin dedem ama bilirdim Bildiğini bilmediğimizi Bilmemiş gibi A’ma olmayı bildiğin Kadar Gör’meyi de Bildin.. Alıngan rüzgarlardan Dal gibi kaldı bu çiçek ...demişliğin Gibi duygularım dal gibi şimdi.. Zaman zaman yaşanan Çöl ikliminize Su olamadım Daha çok küçüktüm Ama sam yeliniz hep ısıttı beni .. Rana |