6
Yorum
14
Beğeni
5,0
Puan
661
Okunma
Yana yana kapına geldiğim aşikardır
Rüzgarda savrulacak külüm bile kalmadı
Dağıttım şol bahçemi firakın son bahardır
Bülbülü cezbedecek gülüm bile kalmadı
Dile sorsan cevabı feryat etmektir, fakat
Başa gelen çekilir yoksa da dizde takat
Çileymiş vuslatının karşılığı kat be kat
Başımda ağaracak telim bile kalmadı
Kayboldum engininde bir mai okyanusun
Duasını dilimde vird edindim Yunus’un
Yürünecek yolların hem başı hem sonusun
Senden gayrıya çıkan yolum bile kalmadı
Şifa niyeti ile her gün zehir içerim
Öyle susuz kalmışım sunsan nehir içerim
Sokakları tarumar kayıp şehir içerim
Aşkını sığdıracak solum bile kalmadı
Çehremin solgunluğu sabrın zorluğundandır
İnsanların töhmeti aşka horluğundandır
Ahu efgan edişim yürek darlığındandır
Derdimden vazgeçecek halim bile kalmadı
Ey nidama dudaktan dökülmeden yetişen
Namerde karşı boynum bükülmeden yetişen
Ey ruhum bedenimden çekilmeden yetişen
Susmak edeptir deyu ka’lim bile kalmadı
Haykırışım samimi gözyaşım derindendir
Çekilen türlü cefa kulun kaderindendir
Sanmasınlar kalpteki korku Mahşerindendir
Vuslatı dilemekten dilim bile kalmadı
Ferhat olup dağları delmemişim öyle mi?
Kerem gibi Aslı’yla dolmamışım öyle mi?
Çöle düşüp bir Mecnun olmamışım öyle mi?
Leyla’yı arayacak çölüm bile kalmadı
Yok oldum yokluk içre varlığımdan sıyrılıp
Sen oldum her zerremle benliğimden ayrılıp
‘Ölmezden evvel ölün’ hitabıyla buyrulup
Yandığım günden beri ölüm bile kalmadı
Rüzgarda savrulacak külüm bile kalmadı
5.0
100% (8)