müptezel şikayetlerim dudaklarında yerini ararken…
dilsizlerin dergahında seviştiğimiz o geceyi hatırla
yer döşeğinde bir de yar döşünde ılıklandığımız sebepsizliği bulmaya geldim peşin sıra peşin peşin ödedim terk edilmişliğin ahlarını şimdi öylece bir masada eskiyorum şikayet etmiyorum ağzından içmek için cigaranın dumanını yüreğimi sıkıştırıyorum sabah ezanlarında belli ki bir cinnete gireceğim seninle kuşansam ne fayda zırhlarımı biliyorum sadece yakacaksın canımı korkmuyorum hadi dene kaç kere ölürüz biz böyle söylesene kaç kere kocaman açıyorsun gözlerini koca olmuş etimi severken müptezel şikayetlerim dudaklarında yerini ararken küllükte bırakıyorsun sana olan hayranlığımı en uç noktam da yakalıyor ellerin kaçıklığı sonra iğne ile işliyorsun beni gergefine dört ayaklı gergef iki ayaklı benden intikam alır gibi gülümsüyor sana hiç bitsin istemiyorum akan kutsallığın beni resmedişini biliyorum sadece içeceksin beni korkmuyorum hadi dene kaç kere ölürüz biz böyle söylesene kaç kere cemrelerle gelirdin vahşetimin seyirliğine ay tüm masumiyeti ile sırıtırken bize seni adım gibi ezberletirdi adım adım gezdiğin tenim de küflenmiş günahkarlığınla dolanırdım sevdamın bana ait bahçesinde ben öptükçe büyürdü sende ki isyanım uçuğunda alazlanırdı heyecanım biliyorum sadece seveceksin beni korkmuyorum hadi dene kaç kere ölürüz biz böyle söylesene kaç kere… alicengizoyunu (…sayısız kere… çünkü sen öğretmiştin iki ile ikinin dört etmediğini…) |
yer döşeğinde
bir de yar döşünde ılıklandığımız
******************************************************
gözden gecen yalın sözünde ışık fikrinde değirmen olan bir kalem var
ve keyifle okunan ve içcelikli işleyen bir şiir yaratan bir kalem
sevgiler derinlikli oyun sevgiler