UZAK SEVDALAR
Beni uzak sevdalara mahkûm eden sevgili
Senin için kaç düzine yıldız topladım gökyüzünden Senin yanında yaldızı döküldü yıldızların Gonca gülün benzi soldu cemaline değince Mesafeler uzadıkça büyüdü hasretin ve güzelliğin Sana yakın olan tenim kaybetti büyüsünü Aynalar sakladı gül yüzünün hatırasını belleğinde Dudaklarımda donup kaldı zaman beyhude Şimdi elimde yırtık bir resmin eskimiş, avuçlarımda Duygularım olanca tazeliğiyle dolaşıyor damarlarımda Yüreğime sapladığın hançerin izi belli belirsiz Lakin kanım akıyor hâlâ tuzlu, sımsıcak Hayat, hayatını kaybetmiş senden uzakta Gölgelerin dolaşıyor kentin sokaklarında Tutunuyorum düşlerimin yamacına bir başıma Melâlimi avutmuyor hiçbir şey sevdanın ırağında Yaprak yaprak açıyorsun her damla mürekkepte Hayallerim kavruluyor suların yangınında Sükûneti kaybettim şehrin uğultusunda Bekliyorum güneşi şafağın kıyısında Yerçekimine direniyor ayaklarım ufkun kapılarında Kaldırımlar taşımıyor sevda yüküyle ağırlaşan tenimi Sağnak sağnak yağıyor, gözyaşlarım yüklenince bulutlara Tartamıyor teraziler yüreğime yüklediğin özlemi Islanmış gömleğimin cebinde duruyor hâlâ sakladığım resmin Hasretinle kanıyor sözcükler dudağımda Çöllere düşen Mecnun’dan umarsız ve pervasızım Her bir kum tanesine bin mana yüklüyorum aşkına dair Bir dünya kuruyorum buğulu bakışlarında Zümrüdüanka gibi hayalin Kaf Dağı’nda Teninin sıcaklığı durur avuçlarımda Gölgeni gözlüyorum ay ışığı altında M.NİHAT MALKOÇ |