PAŞAM
En makbül hatıralarım arkamda bayat
Bir yıl daha yaşlanınca demlendi hayat bana ne, kaç yıl kaldı geride siz sayın Zemheri kışı on altısıymış ayın Cumartesi günü duyulmuş ınga sesim Şaplağı vurunca alınmış bu nefesim İstanbul sabahına gözlerim açılmış sülaleme harika bir sevinç saçılmış “cengiz” fısıltısına esamem ağarmış emekçi eller kumaş kundaklara sarmış Kış çocuğuyum kalbim gürül gürül ocak Ana, Baba, Kanlıca, dostlar budur kucak Anne kokusunu duyunca geçmiş hıçkırık Buradan bakınca Kalbim hayata kırık Dile kolay, binlerce gün artık geride sevdalar içime girmeden kalmış deride değerini bilemedim hayatın suçluyum ancak ufak anlar var onlarda mutluyum cesaretle baktığım bir sürü fotoğraf hatıralar her daim ziyandan yana taraf kutsamadım kendimi belki budur hatam dedem severdi torununu işte paşam şimdi ben seviyorum oğlumun oğlunu “paşam” deyip anıyorum onun ruhunu |