Bekle...
Bir lütuf bugüne çıkmak,
Bir şükür bu anı yaşamak, Nefsin hiç durmadan istediği Onca yanlışına rağmen Ben olmayı koruyabilmek, Sen olmanın hakkına ise Riayet edebilmek; Sabırla, Doğrulukla, Medetle, Ve ümitle. Zamana karşı Sadece Bekle... Elbet ki bu verilen zamanlar Bir gün bitecek! O güne kadar sen Doğrularla beraber bekle... ***Cumanız mübarek, üç aylarınız bereket ve hayırla yâd olsun*** Not: Sözleri bir ayet meali ile bitirmek istiyorum. "Bekleyin, biz de bekleyeceğiz." (Hud: 122) |
"Neyi bekleyin?"
"Neyi bekleyeceğiz" i daha iyi anlamak için.
Bu Sûre Mekkî bir sûredir. Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi tefsirinde bu sûre hakkında şunları söylemektedir..
" Bu sure-i celile de, diğer bütün Mekki surelerde olduğu gibi inanç konusunu işlemektedir. Surenin giriş kısmında inanç gerçeği açıklanmakta, ikinci bölümünde bu gerçeğin tarih içindeki seyri ve harekeli beyan edilmekte, üçüncü bölümünde de yine inanç gerçeğinin devamı zikredilmektedir.
Sure-i Celile, İslam inancının hareket ve aksiyonunu bütün beşeriyet tarihi içinde ele alıyor ve Nuh (a.s.) devrinden Hz.Muhammed (s.a.v.) devrine kadar getiriyor. Ve bütün bu hareketlerin tek bir esasa dayandığını belirtiyor. Bu esas ta yalnızca Allah'ın dinine dayanmak, hiçbir tartışmaya girmeksizin sadece Allah'a ibadet etmektir. Bir de tarih boyunca gelmiş geçmiş Peygamberler vasıtasıyla indirilen emir ve yasaklara göre ibadet etmek ve bu çizgiden hiç sapmadan devam etmektir.
Sure-i Celile, tarihi seyri içinde Peygamberlerin tevhid mücadelesini beyan ediyor ve Nuh (a.s.)ın kıssasını beyanla TufaSonra Hud (a.s.)ın kıssası beyan ediliyor, Salih (a.s.)m kıssası açıklanıyor ve Şuayb (a.s.)ın kavminin durumu gözler önüne seriliyor.
Kur´an-ı Kerimin muhtelif surelerinde Peygamberlerin, kavimleriyle olan mücadelelerinden bahsedilmekte, onların kıssaları anlatılmaktadır. Fakat Hud süresindeki kıssalar, surenin ana unsurunu teşkil ediyor. Burada, beşeriyet tarihi ´ boyunca ilahi inanç sisteminin hareketi gözler önüne seriliyor,
Sure-i Celilerim asıl hedefinin, sadece Allah'ın varlığını ispat etmek değil aynı zamanda beşer hayatında, yalnızca Allah'ın hükümlerinin kabulü ve yalnızca onun hükümlerinin geçerli olacağı meselesi olduğu beyan ediliyor. "
Hud Sûresi âyet 120;
" Ey Muhammed, Peygamberlerin kıssalarından sana anlattığımız her şeyle senin kalbini pekiştiririz. Bu haberlerde sana işin hakikati, müminlere ise bir öğüt ve hatırlatma gelmiştir.
Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi bu âyeti şöyle tefsir etmektedir;
" Ey Muhammed, geçmiş Peygamberler ve müminlerine ait olan haberleri sana anlatmamızın sebebi, senden önceki Peygamberlerin, ümmetlerinden neler beklediklerini bilmen ve kavminin seni yalanlamasından dolayı üzülmemen içindir. Peygamberlerin kıssalarım açıklayan bu Surede sana, rabbin tarafından gerçekler gelmiş, müminlere ise bir öğüt ve bir ibret gelmiştir ki Allah´a itaattan ayrılmasınlar. "
121. âyet
Ey Muhammed, iman etmeyenlere şöyle de: "Olduğunuz gibi devam edin, biz de devam edeceğiz".
Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi tefsirinde bu âyeti şöyle açıklıyor;
" Ey Muhammed, Allahı'n birliğine iman etmeyenlere de ki: "Gücünüzün yettiği şeyi yapın. Bizler ise, Allah'ın bize emrettiği şeyleri yapacağız. İbn-i Kesir bu âyeti şöyle izah etmiştir: "Sizler kendi yol ve metodunuza göre yapacağınızı yapın biz de kendi yol ve metodumuza göre amel edeceğiz ".
122. âyet
" Bekleyin, Biz de bekleyeceğiz."
Ebu Cafer Muhammed b. Cerir et-Taberi tefsirinde bu âyeti şöyle açıklıyor;
" Sizler, Şeytan'ın size vaadettiği şeyleri bekleyin. Bizler de Alah'ın bize vaadettiği affı ve lütfü beklemekteyiz. Veya siz, bizim başımıza geleceğini sandığınız şeyleri bekleyin. Bizler de sizin benzerlerinizin başlarına geldiği gibi sizin de başınıza gelecek olan azabı beklemekteyiz."
Fırsat verdiğiniz için teşekkür ediyorum.
Muuhabbetle