Hadi Gülümse!
Yaşam, bahara duyduğun istek
Güneşi içinde hissetiğinde Yüreğinde duyduğun neşedir. Hayat nedir sence? Bıkmadan usanmadan, Hep bir umut taşı içinde Herşeye rağmen mutlu ol Boşver herşeye. Bu hayat sahnesinde Kimseyi sevmem deme Ne kadar kaçarsan kaç Sonunda takılırsın bir göze Ne olursa olsun hayata küsme! Karşılığında sevgi alamıyorsan üzülme! Hazır ol sabretmeye Kalırsan bir gün sen de Köhne zamanın bir yerinde Ne kadar umut taşırsan içinde O kadar yaklaşırsın gerçeğe. Uzak kentlerden birinde Bak ne diyor bir ses dinle; Bana bir gözyaşı borcun var Nasıl mı ödemelisin? Boşver, en iyisi bilme Hadi gülümse!... Nermin Aydın Yazılarımın bulunduğu diğer sitelerim www.hikayeler.net/yazarlar/8379/nermin-aydin/ n-olamaz.tr.gg/ |
Doğru bir söz.
___________________________________________________________
...................................................................................................................................
OKUNTU
...................................................................................................................................
___________________________________________________________
BAĞLAMA
Her sevgi bir düğüm atmış koluna
Dokundukça inler yarası vardır
Irak gönüllerin uçurumuna
Ezgiden bir köprü kurası vardır
Aslı saçlarını yönüne sermiş
Altı tel koparıp göğsüne germiş
Kerem yarasından bir kabuk vermiş
Sızlaya sızlaya vurası vardır
Aşık sofrasında bir ayak olur
Şenlik bırakanda Sümmani alır
Humarı kan ile karışıp kalır
Atadan toruna süresi vardır
Veysel ile yumup iki gözünü
Görür gerçeklerin gizli yüzünü
Emrah ile gamda tartar özünü
Ağır yükü hafif darası vardır
Ak kuşlukta abdal öğütlemesi
Kara günde kardaş ağıtlaması
Kızıl tanda Avşar yiğitlemesi
Nefesi nidası narası vardır
Bozok yaylasında çamlarca uzun
Bir tütün kesilir çektiği hüzün
Nice ki orda bir sürmeli gözün
Gönlüne yansımış karası vardır
Şeker dağı acı sözden bıkanda
Etekleri misket misket kokanda
Ardıçtan kovalar inip çıkanda
Her kuyu başında sırası vardır
Söğüt çarşısında günle erenler
Zile düzlerinde burçak derenler
Ankara'da dama bulgur serenler
Dostudur hal hatır sorası vardır
Beşparmak’ta gümüş mavzer kesilir
Çatal yüreğine barut basılır
Alt teli bir tetik olup kasılır
Bengide patlamak töresi vardır
Yol üstü inerken Kelkit'in bucağı
Bağrına saplanır bir bağ bıçağı
Eğin dedikleri gurbet ocağı
Iraktan el sallar göresi vardır
Çarşamba’ya yağmur yağar sel alır
Yamadan dolanır bayır bel alır
Çorum’da Dürdane kızdan el alır
Yanyana halaya giresi vardır
Muş'un yokuşunu çıkmış yorulmuş
Narman'da bir güzel görmüş vurulmuş
Ürgüp'te önüne tuzak kurulmuş
Göğsünde üç kurşun beresi vardır
Engeller koymuyor yol sarp o yaya
Ziganalar sisli Kop kaya kaya
Bayburt’ta üç günü dönmüş üç aya
Kaygulanıp tütün sarası vardır
Fırat hoyrat akmış o hoyrat akmış
Urfa gibi göz göz Mardin'e bakmış
Diyarbakır sıcak kibritsiz yakmış
Harput'un çayında çırası vardır
Şahin yuvasında baykuş tünerken
Antep sınırlardan gazi dönerken
Tokat bir yabancı yüze inerken
On beşliler ile kurası vardır
Gence’de topraksız lale örneği
Tebriz’de bayraksız kale örneği
Kerkük’te ceylansız bala örneği
Öksüz tarı tutsak curası vardır
Nice ki ölüm var er geç kaderde
Bir içli ağıtla susar son perde
Karacaoğlan'ın yattığı yerde
Sonsuza dek nöbet durası vardır
YETİK OZAN
(Turgut GÜNAY-)