BU ŞEHİRDE GÜNEŞ BATARKEN DEĞİL DOĞARKEN UYUMALI
Ilık ılık rüzgârlar esmeli şimdi dallarında,
Semaverin kokusu mahalleyi uyandırmalı. Erken öten horozun başı kesilmemeli Ve en sevdiğin şarkı dönüp dönüp çalmalı radyoda.. Çocuk merhametimizle doldurmalı şu kubbeyi Göğe uzatıp ellerimizi, yeri süpürmeyi bilmeli Bulmayı bilmeli en çok, aramayı bildiğimiz kadar Ve kanmalı suya kanar gibi bu hiss-i selîme. Bir viraneye bağlı kalmalı tüm umudum Umut ki bozkırda bir damla su, bir kuru ekmek. Umut ki bir kuru ağacın altında gölge dilenmek Ve toprağın hazzına varır gibi alabilmek demini... Avuçlarımızdan sızmalı tohumlarımız zemîne Saçak altında gülüşlerimiz can suyu olmalı Güneşin zamansız battığı bu ıssız yerde, Şimdi nasıl etmeli de bir gönülde fidan olmalı. Sızabilmeli kirpiklerinden, bir köşede sızar gibi Dile gelmeli bu manzara çayımı yudumlarken. Sözüne karışmalı adım, en çok da susarken. Fısıldamalı, bütün bir Ankara seni dinlerken. Sesine sarılmalı kuşlar, özgürlüğü tatmak için. Yüreğimde kök salmış şu lerzeden hallice bulut. Başımda duman duman tütüyorken cesaret Ve yağıyorken peşi sıra göz bebeklerimde umut, Seyre dalmalı yüzündeki tebessüm tarlasını Mahsulünü ince bir ziyâda, tane tane toplamalı. Yorulup kıvrılmalı baştan aşağı yüreğine ve Bu şehirde güneş batarken değil, doğarken uyumalı... Merve YILDIRIM |