prensesler çağısürünen suyun taşlara deri atan rengi mermer sütunları yıkılıyor ahdin tövbeler susanlara kıyamda sarhoşlukları dudaklarına dizeleyen biz o ezeli sözden düştük kar yağmadı daha buz tutmadı iklimlendiriyor bozuk çarkını rakımı alçaklık yoksa üşüten ayaza ne vefadır kazan kazanan tırnaklar ve kırmızı açıl diyor fısıltılar daha açık göğsünü görelim yastığını uykuyu bin yıllık ılık yorganını siyah saçların duvardan kopup gelen kucaklama biz sizinle öncesi de karşılaşmıştık durmadan üretim fermuar düğme kopça bir göğün güneşli sırtını henüz dokunmadan açılmadan açmaya dekolteli sevapları taşa taşlaya yıkılıyor kahveli pencereden yağmur eriyor bir alçak ovaya beyazlık 0047 |