Bizim Mahallede Aşkın halleri (3)
Oturdum kendimi bekliyorum;
Hani öyle uzun uzun denize Gökyüzüne hani Hani öyle derin derin suların mavisine Hani öyle el ele Hani öyle kavuşmamız mümkün değilken hem de Hani öyle çığlık çığlığa Hani öyle dudaklarımız mavi mavi Hani öyle martıların gözlerine baktığımız yerdeyim yine… Oturdum kendimi bekliyorum; Umurumda değil; Yüzümü köpek gibi dişlemesi Ve bir kırbaç gibi tenimde şaklaması esen rüzgârın… -Tamam… Yanım da sen olsaydın daha bi sıkı giyinirdim illa ki; Kızardın bana çünkü- Soğuktu… Rüzgârdı… Kayalardı; ıslak bir bıçak sırtı kadar keskin… Dalgalardı; kendini hesapsızca kıyılara vurup duran… Yokluğundu; buz gibi elleriyle dokunup da yüreğimi donduran… Ve bütün bunlar yetmez gibi… Yarama tuz basar gibi; Güneşi boğan karaltı ve korkunç bir gürültüyle Üstüme başıma Düşüme ve gülüşüme yıkılı yıkılıverdi bulutlar Yağmurda fena başladı -hay böyle şansın- Başlasın… “Yağmur yağıyor/ Seller akıyor Arap kızı/ Camdan bakıyor” muş Baksın… Oturdum kendimi bekliyorum; Az sonra seninle kol kola gelecek olan beni; Güneşe sırtını yaslayan sıcacık bir umutla; Seviyorum seni hâlâ… Ocak 2020/ |