HASRET
Hani deniz...
Deniz dalga olur... Dalga kıyıya vurur... Dalga okşar kumsalı da, Geriye yürür... Kumlar... Kumlar dalgaya karışır da... Işıltıya bürünür... İşte o anda... Bir ana... Kumsalda tek başına, Gurbet eldeki evladını düşünür... Evladı uzakta... Kim bilir hangi dağda... Ana... Hiçbir şey bulamaz da Evladının son resmiyle avunur... Bir genç kız... Öptüğü ilk ve son kez kumsalda Kor dudaklı sevgilisini düşünür... Sevgilisi şimdi uzakta... Kim bilir hangi dağda... Genç kızın yüreği darda... “Ona kavuşamayacak mıyım acaba?” Diye diye dövünür... Hani gün... Gün akşama döner... Bir bulut güneşi gölgeler... Güneş ufka iner de, Ufuk kırmızılar giyer... Karanlık... Karanlık perde gibi çekilir de... Gökyüzüne griler eker... İşte o anda... Bir delikanlı uzakta... Kim bilir hangi dağda... Vatan toprağı uğruna... Al kanlar giyer... Yüzünde şehitliğin gururu, Yüreğinde ayrılığın burukluğu, Yiter de gider... |