Rüyalı Şarkıyoktun, bir bulut su gibiydin ,ninniydin uykumun sarkacında göğümün gözlerinde yansıman serapsu tapınağında sen ! oluyordun ! ben ölüyor ! ne yol bitiyordu ! ne şiir ! ne azap ! ne tendeki günah ! …………………………….. Çığırtkan kuş sesleri arasında aldığımız sessiz nefeslerin mavisinde boğuluyorduk. Al elma pekmeziyle ağzımızı tatlandırırken Sesimizde şarkısı yeniyetme bir nefes çalgıcısı ve gölgesi coşkulu o yitik anı duruyordu.. Unutuyorduk bugünü Dünü hatırlıyorduk, gelecekten... çalakalem şiirler yazıyorduk boylu boyunca uzanmıştık kum saatli kumsala ! Gözlerimiz açık, uyuyorduk, yoktuk ! Var olmak için yoklukta izini bırakıyorduk gölgemizin ! Rüzgar gülünde kırmızı kan Sarı sıcak çöl rüzgârlarında üryan Bir geçmişin peşinde Koşuyorduk O son çağrıda izi kalıyordu kül maisinin, kömür sobasında demlenmiş çayın, güvercin türküleri kanatlanıyordu ölü bedenlerimizden ! Susuyorduk Seraplara aç Bilinmezlikteydi tutkumuz Yağmur düşünde Kayboluyorduk Tutsak ruhların güneşe bilenmesi sarı sıcak bir yaz gününe rast geliyordu Gülümsüyorduk! Avuçlarımız göktanrıya açık, mavi düş yüzlerden aşk dileniyorduk, ayrı ayrı ! Gök buğulu bakışlarda, alkışlarda kar izi mezar boşluğu... bir köpeğin son sözleri gözlerinden okunuyordu ! Ölüyorduk ! Affetmiyordu bizi tanrı ! Ayrı ayrıydı bedenlerimizin huşusunda hayal ve gerçek , gölge ve rüya ve yüz ! Avuntumuz, sessizliğin saklı bombasındaydı, çığlık değil patlamaya ramak , hayat alacaklısı aşk avuntusunda gölgelerdik, yaşama sevdalı yitik unutuş dipçiğinin soğuk parlaklığındaydı yankılı sesimiz ! Biz hiç bilmedik ! Bitmedik ! Ve çağrıda doğuyordu s/esler , yankılar kaosunda alnının parıltısı gök/yüzünde ay ! Havada asılı sözcükler, durgun, donmuş, solmuştu tende ter Kimsesiz ,yitik bir geçmiş ve diline teğellenen büyü... An donmuştu ! Bükük ve paslı bir tel ucu vardı dilinin kenarını acıtan ! … Yorulmuştuk Kekeme yalnızlığın ivmesiyle boşalan duru kar uzaktı bize ! Dolunay gamzesiydi geçmisimiz, gülüşümüzdeki Işık ! Sularda aydınlık ! Sunaklarda kan Bizdik, biz olmuştuk, olacaktık Sonra belki ölecek... Kan revan evler vardı pusuda Üryandi zaman ! Kıyısındaydık unutuşların Ölümümüzü beklerdik patikalarda ... Pusulamız kayıp ! Gezerdik gecede Geceyle birlikte O son ayrılıklara yitip giderdi unutuş 15 Aralık 2016.. Gülgün Aydın |