Son Sabaha
Boğuyor beni ölümün nefessizliği
tazikli bir sıçrayış parlıyor her anıma her bir çeşidi görülüyor bu çağda umursamamak ne büyük erdem ne büyük erdem kapayabilmek gözleri sabahın ötesinin olmayacağı bir güne bu sırrı beyan etmemek kendine ne hoş meziyet olsa gerek... Semazenin gözleri neyi net görmüş bu alemde cisimlerin esnediği, manasıyla akıp gittiği başında dört dönen nurlardan başka? Bu kalp durmaksızın çalışıyor hayretler olsun korkmaz mı yorulacağından anlamsız gelmiyor mu ona bu diyalektik çaba zıttıyla kaim var olan yaşam çekinmiyor mu zıttından yoksa? Ey Allah’ım münacaatım sana şudur benim düşüncemden başkalarının haberdar olma arzusunu al gönlümden. O arzu bırakmıyor ki düşünmeyeyim daha fazla senden öte hiçbir zerreyi göz yaşlarımın sildiği her leke engel oluyormuş meğerse sana giden yollara. Nasıl olur da bir yolcunun aklına gelir şeritler neden kısa, yollar neden taşlı neden dönüyor, çıkıp iniyor, zorluyor aracı? Yolcu ne yapsın bunları, zaten yükü ağırdır. Bir yolcu bile olamayan bu can, ürkek oluyor ya bir de ölüme müstehaktır şimdi ona, toprakla tanış olmak. Bilsin ki her fert bilmesini isteyecek ardından gelenlerin unutulmamak isteyecek unutulacak olanlardan bermâhın her darbesindeki o keskin gürültü gibi dolaşıp dururken telaşlı dinç düşünceler yorgun beden bayrak sallayacak beyazından son fiili de görünenlerin arasında kaybolduğunda hiçbir iz kalmayacak ne bermâhtan ne vurduğu kayadan... |
Bu kalp durmaksızın çalışıyor hayretler olsun
korkmaz mı yorulacağından
anlamsız gelmiyor mu ona bu diyalektik çaba
zıttıyla kaim var olan yaşam
çekinmiyor mu zıttından yoksa?
Bu güzel şiiri yazan Şairimi KUTLUYORUM. Nice güzel şiirlere...