DURGUN KOYLARINDA
soluyorum tüm şehirlerimi
gömülürken en dibine kesiliyor nefesim en dar günümde vazgeçmeden tutunmak şu menfez uçlarına.. akıyor bileğimden ılık ılık hissiz kalmak için girdabı tutamıyorum ki yaşasın her sorgusu geçmişimin buz gibi soğuk heves tıkanır boğazımda düğüm kendimi kandıramıyorum olsun diyorum sonra muhakkak gelir zamanı açılır göğsümüz sabaha bembeyaz tek tip libasımızla yürürüz kararlı adımlarla ne yazık bu beden benim ellere veremiyorum terk etmeyi hayatları direnemiyorum sıkıştı gökler üstüme çaresiz kıpırdayamıyorum belki bir sahil havası dolsa içime kandırır inceden hevesimizi ya da karşı kıyılarda belli belirsiz sevgi izi kaçalım buralardan kimseler bulmasın bizi ateşler yakalım o kuytuda yakalım gariban halimizi meşkimize gem vursun öyle dağılsın delice efkar ufkumuzda bir davet bakışlarında dokunsam toparlayamam inan tükeniyorum karanlık filminde nefesin gelmiyor derman kucaklar ümidimizi rengârenk kaçışan ışıklarında tutarsız yansımalarında bir deniz feneri kıpraşır gönül gözümüz bir damla daha akarken sonsuza asayiş bulmasın tek hamlemizi kurtulmak çaresi var mı bilmiyorum dolu dolu yaşayarak sevdalarla bu benimdir diyerek tanımak hayatı benimsemek tutkularımızla düştüğüm en büyük uçurum o sade durgun koylarında.. |