Ah Petunya
Ah Petunya
çok mekanı dokuduk gözlerimizle dar sokakları adımladık bir bir umuda sarıldığımız hazan mevsiminde keşfettik hayallerimizi güneşe gülümseyen mimiklerde eskimemiş bir sevda bendeki dili geçmiş zamanların senfonisi sesim akıyor caddelerinde Allahım! her şey yerli yerinde oysa.. namlunun içindeki gedik, ömrümüz hasret yumağına sarılı yazgımla geldim kapına eşiğin önü cennet kışlası haz dolu gülüşlerin sürgününde cam kırıklarıyla çizilir kaderim huzurum var senli günlerin sessiz çığlığında avuç ayamda anıların izi gözaltımda aşkın sızısı gizli dokudum mısralarımı nakış nakış yamadım sevdama artakalanlarınsa kilitler ufka gözlerimi sızlanan kent duvarlarımdan eser yok artık bana kalsın gülüşlerin ve de mimoza bakışların kördüğüm hayat mahzeninde görkemli değil şatafatlı hiç değilim sarıya boyanır tarlalarım meyi yudumlayıp gülümser sarmalarım hayalini zaman su misali dolar kum saati gerçeğime hatırlarım köşe başlarında seni ve ömrün kaçamak oynaşmalarını ferhat’ın kavuşma meseline tutunup akarız ardından ırmağın yeşiline Vildan Poyraz Coşkun 02.03.2013 |