Ey Kudüs
Ey Kudüs!
Sen ki, Nice Peygamberin ayak izini taşırsın, Musa’nın, İbrahim’in, Lut’un sığınağısın… İlk Kıblemizi bağrında saklarsın… Yetmedi mi zalimden gördüğün eziyet? Söyle! Ne zaman biter sokaklarını kana bulayan zulmet? Nasıl yapsak kaldırsak üzerinden kara bulutları? Ebabil olup atabilir miyiz zalimin üzerine taşları? Söyle ey kutlu şehir nasıl kırarız sana uzanan elleri? Nasıl dağıtırız çevrenden namertleri? Ey Kudüs! Müminler aşık, Mescid maşuk, ayırır zalim onları. Yankılanıyor sokaklarında Mescid-i Aksanın feryatları Duyuyor musun? Sen de ağlıyor musun bizim gibi bu haksızlık için? Biliyor musun? Uğruna başını koymuş Mümin kardeşlerin… Hani demişti ya Resul; ’Mescidi Aksa’ya gidin ve içinde namaz kılın.’ Yasaklamış hadsizler, hiçe saymış O’nun emrini… Savurdular, vurdular mescide aşık gençleri? Söyle Ey Kudüs bu hak mıdır? Bu zulme susan Müslüman mıdır? Ey Kudüs! Silahların ateşi serinlik vermez sana, Gelsin İbrahim gül döksün sokaklarına, Firavunlar yerleşmiş her karış toprağına, Sen yandın, biz izledik ey sevgili… Ey Miraca şahit olan, Resulün gözbebeği, Sokakları hüzün kokan kutlu şehir, Efkar sarmış her yerini, Sen gamlanma, sen tasalanma, Gerekirse sularız her zerreni kanımızla, Yine çiçekler açar toprağında, Yine yankılanır çocukların gülücükleri sokaklarında, Unutma ey Kudüs! Hakk mazlumun yanısıra… |
Yüreklere dokunmaktır şiir
Yüregın ve sesin hıç susmasın