Gece ve Sen
sen gel ki , ağlamasın gece
öksüz bir nefer gibi vurulup vurulup sen gel ki , ağlamasın gece böyle benim gibi unutulup unutulup sarıyer sahillerinde şu ürkek yıldızlar olmasa şüphesiz bir yumruk inerdi semadan göğsüme yalnızlığın keskin hançeri gibi hayasız, unutulmuşluğun acımsı şarabı gibi tatsız ... ben ki , sözcüklerimi sensizliklerde yitirmişim elim kolum bağlı ümitli bekleyişlerde - ve dilim- gardı inmiş bu yosun kokulu gecelerde şüphesiz bir yumruk inerdi semadan bu hüznümün bitip tükenmişliğine ... o yıldızlar ki ; yüreğime üşüşür sevinçleri tenha bir buluşmadaki keder gibi hasretini demlediğim bu solgun saatlerde ; gülmesi sen, utanması sen ... o yıldızlar ki , bilmezler sen gülsen hepsi tereddütsüz ağlayacaklar .... sarıyer sahillerinde sabaha karşı denize düşmüş yüzünün aksi, yıldızlar kaçıvermiş ve sönüvermiş istanbulda tüm fenerler sarıyer sahillerinde sabaha karşı, martılar tünemiş senin münzevi gidişlerine ve ben bir şiir yazmışım düşümde ve sessizce dağılmış gözyaşlarım geceye ... sen gel ki , ağlamasın gece böyle serseri gibi yerlere düşüp düşüp sen gel ki , bitsin bu işkence ansızın kaybettiğim, seni bulup bulup ... -oysa gelişini görürüm ben her gece düşümde- Anıl Atik , 2008 |
Ama bu şiire bayıldım.