Bir Millete Baş Olur Padişah’ın Sürgünü
Tarih: 30 Ekim 1918
Osmanlı Devleti ve Aziz Türk Milletine Emperyalizm patentli paylaşma uygulanır Türklük maruz kalınca en büyük afetine Yedisinden yetmişe top yekûn kaygılanır Anadolu işgali mevzuu bahistedir İlk adımda Osmanlı ordusu terhistedir Manzara karşısında kim varsa yeistedir İşgaller başlayınca Türk Halkı duygulanır İngiliz deniz üssü Mondros’ta 30 Ekim 1918 de Birinci Dünya Harbini sona erdiren Ateşkes Anlaşması imzalanır. Başta Enver, Cemal ve Talat Paşa’lar olmak üzere İttihat ve Terakki’nin yöneticileri 1 Kasım 1918 de yurt dışına kaçarlar. Jandarma hariç sayıları 350 bine dayanan “Kara Ordusu” terhis edilir. Yapılan 6 adet gizli anlaşma uyarınca işgal planı hayata geçirilmeye başlar. Ermenilere kıyım yaptıkları ya da İngiliz Esirlerine kötü davranışta bulundukları bahane edilerek asker ve sivil birçok yönetici İngilizler tarafından tutuklanır ve Malta’ya sürgün edilir. Misilleme olarak ta Anadolu’da bulunan tüm İngilizler Mustafa kemal tarafından tutuklanır. Ayrılıkçı dernekler kurulur dört bir yanda Bazı sözde aydınlar uyanır tam bu anda! ! ! Kimi sömürge ister kimisi ister manda Mustafa Kemal ise bağımsızlık peşinde Cephenin gerisinde Rum ve Ermenilerin Kalleşçe davranarak açtığı yara derin Değişmeyen tek gerçek Tarih boyu Türklerin Tebası hain çıktı Süryaniler dışında Leş kargası Yunanlar Bin yıldır dosttu güya On Beş Mayıs On Dokuz başlarken biter rüya İşgal ettiği yerde döktüğü kanlar derya İngiliz yardakçısı Megaloman düşünde Padişah Vahdettin 30 Mart 1919 tarihinde Damat Ferit aracılığıyla kendi el yazısıyla kaleme aldığı ve “15 yıl müddetle Osmanlı İmparatorluğunun İngiltere sömürgesi olmasını teklif eden bir tasarıyı İngiliz Yüksek Komiseri Amiral Calthorpe’a ulaştırır. Ona göre kurtuluş reçetesi budur. Bu reçete yolunda her türlü yola başvurulur. Onurlu ve bağımsız bir Türk Devleti olarak mücadele etmek aklına bile gelmez ve hiç bir kimseye güvenmediği için de ablasının kocası Damat Ferit’i peş peşe Sadrazamlığa getirir. Onurlu Türk Devleti saray için hikaye İngiliz sömürgesi onlarda ki ilk gaye Bu yolda Damat Ferit görevle alır paye Padişah Vahdettin de kalmak ister işinde Kurtuluş reçetesi acıdan daha acı Mustafa Kemal’dendir bağımsızlık ilacı Sözleri kanun gibi kongreleri baş tacı Atanın aklı fikri toprağında taşında Samsun’dan Erzurum’a gelen Mustafa Kemal İngiliz baskısıyla görevinden alınır Kazım Karabekir ve ordusu behemahal Hiç tereddüt etmeden ona destek olunur Kongreler yapılır Erzurum’da Sivas’ta Heyecan kaplar yurdu Mersin, Van, Maraş, Kars’ta Anadolu olunca bölüşülecek pasta Yeni bir ruh ayakta Anadolu döşünde Sayıları dört yüz bin işgal kuvvetlerinin Otuz beş-kırk bin kişi buna karşın ordumuz Yedisinden yetmişe Aziz Türk Milletinin Çılgın direnişiyle kurtulacak yurdumuz Kongreler ardından Ankara Meclis yeri Yeni Türk Devletinin yıkılmaz payitahtı Buradan yönetilir ölüm-kalım seferi Buradan şekillenir Türklüğün makûs bahtı Bin dokuz yüz yirmide yirmi üç Nisan günü Büyük Millet Meclisi açılır heyecanla Dünyaya ilan eder bağımsızlık ününü Yeni bir devlet doğar savaşacak düşmanla Milletvekilleri ve yurtsever sivil asker Mecliste kimler yok ki Osmanlı Meclisinden Çakmak’lar, Adıvar’lar, İnönü’ler, Nadi’ler Vatanı kurtarmaya komik Sevr belgesinden Meclisin kararıyla Karabekir Doğuda Ermeni sorununu halleder temelinden Diplomasiyle alır Sarıkamış Kars’ı da Ruslar Şark Cephesi’nde vazgeçer emelinden İstanbul Harp Divanı idama mahkûm eder Mustafa Kemal ile onun tüm kadrosunu Ankara Hükümeti vatanı tahkim eder Ölçmek için düşmanın boyunu ve posunu İngiltere’nin Ortadoğu ve Yakındoğu’da çıkarlarının korunabilmesi ve olası bir Türk kıpırdanmasını bertaraf etmek amacıyla bölgede bir jandarmaya ihtiyacı vardır. İngiltere Başbakanı Lloyd George jandarmalık görevi için Yunanlılara yeşil ışık yakar ve kanlı ve uzun bir sürecin başlamasına yol açacak görüşlerini açıklar. “ Osmanlı İmparatorluğunun doğal mirasçısı Yunanlılardır.” Yunan’a avans olmuş İzmir’in yamanması Müjdeli haber olur İngiliz’in avansı Bu yüzden hami olur İngiliz donanması Bin dokuz yüz on dokuz Mayıs’ın on beşinde İngiliz bekçi ister Ortadoğu payına Yunanistan en büyük adaydır emeline Mondros Ateşkesi girmeden bir ayına Yunanlı çıkacaktır Ön Asya geneline İlk Yunan tümeninin İzmir’e çıkışından Dört gün sonra Samsun’da Mustafa Kemal paşa Uyandırır milleti çekip kılıcı kından İngiliz ve yan eki düşer birden telaşa Uygulanmasında güçlük çekilen Sevr Anlaşmasının şartlarını yeniden görüşmek üzere Londra’da toplanacak konferansa Ankara Hükümeti’nin temsilcisi de çağrılır. Osmanlı’nın İçişleri Bakanı Ali Kemal bir yazısında “Avrupa ile başa çıkmayı, yüzyıllardan beri Asya’nın hangi kavmi başara bildi ki biz başarabilelim” diye yazacaktır. Yine bu zat gazetesinde kardeşi ve bin kadar askeriyle Yunanlılara sığınan ve onlar adına propaganda yapması karşılığında canı bağışlanan Çerkez Ethem’in “Mustafa Kemal, Yunan ordusunun hızlı bir taarruzuna bir dakika bile dayanamaz” demecini yayınlamakta hiç tereddüt etmez. Tevfik Paşa kısa bir konuşmayla İstanbul’un görüşlerini açıklarken Ankara sözcüsü parlak bir konuşma yapar ve büyük alkış toplar. Sovyetlerle temas kurulması İngilizleri endişelendirir ve savaşı sürdürmeye istekli görünen Yunanlılara yeşil ışık yakar ve temsilcilerin Atina ve Ankara’da bulunan hükümetleriyle görüş alış verişinde bulunmaları için konferansa 25 gün ara verilir. 6-11 Ocak 1921 Birinci İnönü savaşının yapılması Ruslarla Moskova’da anlaşma imzalanır Çok önemli etkendir dostluktaki tavrımız Yılda on milyon ruble Rus yardımı uzanır Güvenceye kavuşur doğuda sınırımız Eskişehir önünde Afyon’da Kütahya’da Yunan Genelkurmayı genel hücuma kalkar Dışişleri Bakanı Bekir Sami Londra’da Gizli anlaşma ile Fransa’yı oyalar Yunanın taarruzu beklenen şey değildi Kıyasıya bir savaş İnönü Cephesi’nde Mağrur Yunan ordusu İnönü’de dağıldı Yakarak çekildiler yenilgi ertesinde Kutlu başlangıç yaptı bir kaç avuç kahraman Zaferin ilk tadını tattık biz İnönü’nde Topraktaki canlardan can buldu yeni vatan Yıkıldı hayalleri Yunanların bir günde Umutların hüsrana karıştığı bir günde Kötü gidişe dur der o bir avuç kahraman Zaferin lezzetine kavuştuk İnönü’nde Yeni baştan kuruldu yeniden doğdu vatan Hazmedemez Yunanlı İnönü’de tokadı Kabullenemez asla hezimet tarihini Fidan gibi ordunun savunmada takati Ters yüz ediverir makûs Türk talihini Çevrilince tersine talihin makûs eli Rüzgâr gibi okşadı ilk türkü ufukları İnönü’de kök saldı kavgamızın temeli Şehadet gökyüzünden ağarttı şafakları Üzengimiz iptendi kılıcımız tahtadan Ama gözü karaydı Türk süvarilerinin Başarıya ulaşır başarmaya ahdeden Zafer umudu söner Harp havarilerinin İnanmakta zorlanır Korgeneral Papulas Derme çatma ordulu Türklere yenilgiye Katliamlar yaparak çekilmekteydi Hellas Canını bırakmadan derme çatma birliğe Her şey iyi giderken harekâtın başında Sorgulanır Papulas ötesini tahmin et Yunanlı zayiatı İnönü Savaşında Beş bin subay ve asker, bir hayli de ganimet Yunan Ordusu Londra’da toplanan temsilciler meclisinin üyeleri daha dönüş yolundayken 23 Mart 1921 sabahı Eskişehir ve Afyon istikametinde iki koldan taarruza başlar. Sahtekârlık bilmeyen, göremeyen ırağı Ankara vekilleri sitemde İngiliz’e Stratejik savunma prensibi gereği Afyon kolay verilir General Kondulis’e Garp Cephesi’nde durum barut, ateş, kan kokar Palikarya Ordusu kendinden gayet emin Üç tümenlik kuvvetle Eskişehir’e sarkar İcabına bakılır Yunanlıyla Ethem’in Metristepe huzurlu yer Metristepe kutsaldı Sayesinde yeniden Türkleşecek topraklar Telsiz cihazı yoktu muhabere aksadı Muharip örgütüyle sıcak tutuldu saflar Görmeseydi topraklar üstünde ay-yıldızı Kendi ay yıldızını çekerdi gökten yere Tarih bitti diyerek doğmazdı tan yıldızı On asırlık yurdumu kirletemez kefere Muharip örgütü İstanbul’da faaliyetine devam eden gizli bir örgüttür. Türk yanlısıdır. Kütahya-Eskişehir Savaşı’na hazırlık. 1 Nisan 1921 – 9 Temmuz 1921 Kızılay çağrı yapar yardım için herkese Yardım yardım üstüne dünyanın dört yanından Toplanan yardımların yekûnu binler kese En anlamlı yardım da Asya Hindistan’ından Türkün yüksek kudreti dilidir asırların Atılan her adımda ceddin izi görülür Serilse önümüze düğümleri sırların Ülkü dokunur özde ülkü serde örülür Güneş gibi, ay gibi, gök gibi, yıldız gibi Varlığımız sabittir Türk demek Anadolu Ölüm gibi, aşk gibi, ışıkça bir hız gibi Elele kenetlenir Türklüğün mevcut kolu Eşsiz mabet Ankara, Meclisimiz mihrabı Bu mihraptan keseriz düşmanın nefesini Gökyüzünde buluruz aydınlatan mehtabı Bu mabette duyarız istikbalin sesini Kaynağıdır bu mihrap sınırsız bir sevincin Bir gün diye yazılır yüzyıllar yasasında Bu mihrap da gebedir fikirler halas için Kurtuluş reçetesi kılavuz havasında Asya’dan Avrupa’ya köprü Anadolu’dur Kartal yuvası sanki herkes yakından tanır Karış karış bu yerler şehitlerin yoludur Toprağın burçlarından evliya kanatlanır Ankara’da çok farklı manzaralar hakimdi Halide Edip Hanım örgütler kadınları Tarih Türk’ü ateşle imtihanda çetindi Eğitmek göreviydi üstlerin madunları Gözleri hiç görmeyen, Hafize Ana vardı Ömrü çamaşırcılık, yaparak geçen zattı Zor günleri düşünüp, cepte para tutardı Mevcut bir lirasını, Halide’ye uzattı İstanbul’da camiler bugün ışıl ışıldı Top yekûn minareler kandillerle donandı İnönü haberleri kahvelere asıldı Çok çarpıcı biçimde galibiyet kutlandı Mağrur İngilizlerin gururu kırılmıştı Bir hamle yapmak için arayışlar başlattı Yunan palikaryası Türklerce sarılmıştı Dumlupınar önünde operasyon düşletti Sevres Anlaşmasıyla çözülmüştü şark derdi! ! ! İngiliz’le Yunanın gülüyordu yüzleri Mustafa Kemal Paşa işgalcileri gerdi Ankara kedisiyle bir tuttular bizleri Polverista Kışlası Malta’da hapis yeri Yüzlerce bürokratlar, Bey’ler Paşa’lar zorda Cihan Harbini yapan, Osmanlı liderleri İki yıldır Malta’da hepsi de hapis orda 9 Nisan 1921 Sabahı savaş kızışır. Refet Paşa ihtiyatta tuttuğu 5. Kafkas Tümeni’ni de ileri kaydırarak Dumlupınar önlerinde konuşlanan Yunan alayını makasa alır. Birinci Yunan Kolordusunun akıbeti hiç te iç açıcı değilken 12. Türk Kolordusunun ağır hareket etmesini fırsat bilen 2. Yunan Tümeni Komutanı Albay Valettas 12. Kolorduya bir alay bırakır ve iki alayı ile birlikte Dumlupınar’a yaklaşmakta olan Türk Tümenine karşı taarruzda bulunur ve Türk cephesi sarsılır ve Türk tümeni geri çekilir. Bu durumdan istifade eden Yunan Kolordusu Dumlupınar istikametine çekilmeyi gerçekleştirir. Türk birlikleri çekilen düşman birliklerini takip etse de Dumlupınar’ın yunan askerlerince tahkim edilmesi önlenemez. Yerinde müdahale, yapılır hükümetçe Fevzi ve İsmet Paşa Cepheyi incelerler Komuta sorununa el konulur devletçe Refet Paşayı derhal görevden azlederler Refet Paşa, süvari tümenlerini Asıl Muharebe Hattında kullanacağı yerde çok uzak bir hedefe yürütür, 5. Kafkas Tümenini savaşa bir gün geç sokar, Yunanlılara kaptırdığı Dumlupınar mevziine 6 tümenle 3 gün boyunca taarruz etse de başarıya ulaşamaz ve üstünlük sağlayacak bu mevzi elde edilemez. Mustafa Kemal’in stratejik birlikleri sevk ve idarede başarısız kalan Refet Paşa sorununa el atması gerekli olur. Azledilir Papulas, Gunaris işbaşında Hırslı zafer düşkünü krala bağlı biri Tadılan hezimeti telafi telaşında Meteksas’ı frenler Venizelos kibiri Günlerden bir gün Yüzbaşı Faruk isminde bir Türk Subayı bir İngiliz teğmenini selamlamadı diye İngilizler tarafında Osmanlı Harbiye Nezaretine nota verilir ve Harbiye Nazırı Ziya Paşa tarafından gereğinin yapılması istenir. İstanbul’un Harbiye Nazırı Ziya Paşa Sarı atlas döşeli odasında tedirgin Selam vermedi diye İngiliz teğmenine Emreder yaverine “yüzbaşıyı getirin” Alırlar Yüzbaşıyı apar topar yerinden Nazırın odasına çıkarırlar huzura Yüzbaşı Faruk o an soluk alır derinden Beni emretmişsiniz diye sesler nazıra Ziya Paşa yavaşça koltuğundan yekindi İngiliz notasıyla Yüzbaşı davalıydı Uzun boylu kumraldı yakışıklı bıçkındı Cesur Yüzbaşı Faruk biraz da havalıydı Suçu oldukça ağır emre rağmen İngiliz Subayını tazimle selamsız geçip gitmek İngiliz teğmenini herhalde görmediniz Diyerek yüzbaşıya babacanca eğitmek Hayır efendim gördüm, teğmen benden küçüktür Ast üstünü selamlar, askerlik töresince Teğmen yüzbaşısına, selamı verecektir Değişir mi töreler işgaller süresince Balkan harbi olurken “Faruk Yüzbaşı” teğmen Çanakkale Harbi’nde rütbesi üsteğmendi Yüzbaşıydı “Suriye Harekâtı” olurken Bu rütbeler top yekûn milletten armağandı Özür dilemeliydi Yüzbaşı o teğmenden Harbiye Nazırının bu adeta emriydi Emri hiç dinlemedi yüzbaşı düşünmeden Kopararak fırlattı omzundan apoleti Emrinizi dinlemek zorunda değilim ben Deyip selam sepetsiz kapıya yürümüştü Onurlu yaşamayı öğretmişti çıkarken İzleyen tüm subaylar yaşlara bürünmüştü Muharip örgütünden alıp temiz belgesi Anadolu yoluna koyulmaktı amacı Selimiye Kışlası yüzbaşının adresi Telsizleri alsaydı geçecekti yamacı Telsizlerin deposu Selimiye Kışlası İngiliz denetimi altındaydı burası Kuş uçurtmasa da hiç üstünde baş belası Hal yolu olmalıydı başka yoktu çaresi Londra Konferansından dönen sadrazam Tevfik Paşa Padişah’a bilgi sunmak için saraya gitmektedir. Bir İngiliz trafik görevlisi asker Osmanlı Devletinin sadrazamı Tevfik Paşayı aracının plakası yok diye tutuklar ve Koskoca sadrazam da bir İngiliz neferinin peşinden kuzu kuzu, motosikletli İngiliz askerini takip eder. Garip olaylar olur akla fikre sığmayan Bir İngiliz askeri düdüğünü öttürür Plakası yok diye bir Gurkha ayan beyan Koskoca sadrazamı nezarete götürür Derhal burdan gidelim dese de o sadrazam İmkânsız efendim der şoför; tutukladılar Ölmüştü devlet sanki tükenmişti Muazzam En ufak bahaneyle sonu tetiklediler Çıt bile çıkarmadan gitmişti kuzu kuzu Sadrazam Tevfik Paşa işgalcinin ardından Basiretsiz tutumla yıktı onurumuzu Bunlar mı kovacaktı hasmı Türk’ün yurdundan Diplomatik kazaydı onur kırıcı bu iş İngiliz himayesi söz konusu olunca Sonun başlangıcıydı Osmanlı’da bu gidiş İngiliz hami olur miatları dolunca Bu olayların hemen ertesi günü 23 Nisan 1921’dir. Yani Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin açılışının birinci yıl dönümü. Bayram havasında kutlanır her yerde bu gün. Adına da “Milletin Saltanat Günü” derler o zaman. Celil ÇINKIR - DELİBAL 100.000 Kelimede Kurtuluş Savaşı Destanı projemden. Vatan Sevgisi imandandır der son Nebi. Kıymetini bilmeliyiz bu aziz vatanın dostlar. Yüreği vatan aşkıyla çarpan herkesin Cumhuriyet Bayramını tebrik ediyorum. |
Vatanı sevmek için önce adamlık düsturunu iktisap etmiş olmalı her kul.
Sonra tarihini bilmeli, kulağına üflenenlere aldırmadan, okuyup araştırarak
Ve tabii kimler neyi niçin, nasıl ve ne şekilde yapmışlar, bunun ayırdına varmalı.
Yani insan;
FİKRİ HÜR, VİCDANI HÜR, İRFANI HÜR OLMAK
gibi özlenen ve olması umulan meziyetleri edinebilmeli mutlaka
Sürünün içinde bir sayıdan ibaret olmak çok kolay, eğersin başını karışırsın kalabalığa, nereye çekerlerse gidersin o yöne özenle.
Zor olanı başarmaktır meziyet.
Düşünebilmeyi, sonuç çıkarmayı ve özgürce uygulayabilmeyi
Ötesi lafı güzaf
Kutluyorum canı gönülden bu harika zengin ve duyarlı düşünsel ürünü
Yüreğinize sağlık, kaleminize kuvvet
Saygılar