Kapılar
Bugünde filizlenmiş ruhun ellerime.
Mühürlenmiş, tütsülenmiş ruhun başımı döndürüyor. Kilitli kapıların buhranı, sayıklayın o geceyi, sayıklayın devranı. Islak düşlerinden uyanıyor bedenim. Nereye açılıyor, nereye bu devinim ? Sana seslenirim. Bu içinde barındırdığın soluk yaprak, Hangi kentin kıyılarını gösteriyor, Hangi kent, gölgesizliğiyle mühürleniyor. Derinlere iniyor sokaklar, indikçe kapılaşıyor. Kapılaşan pencereler tek seçenek bırakıyor... Göklerde ki gurur rahmet gibi yağıyor avuçlarıma. Yüzüme vurduğum o rahmet, kaşlarımı döküyor,bedenimi zehirliyor. Daha da sendeleniyorum derken, bir kar damlıyor mevsimlere. Ey şöhrete bulanmış beyazlık, Avucuma alıyorum seni, avucuma alıyorum. Merakım titriyor. Ben titriyor. Zehirliyor boynumdan başlayan şöhret. Ayaklarımı, çamura gömüyor. Yapraklar düşüyor mezarıma Bir ben soluyor, bir ben ağlıyor. Gururun ve şöhretin kamçısına bulanmış ruhum. İsmimi gösteriyor baş ucu taşımda Yutkundukça boğuluyor ruhum Yutkundukça sonum hissediliyor. Nedir bu mevsimlerden çektiğim Kaşlarımı döken, bedenimi zehirleyen. -Ömer HATİPOĞLU |