Ezhar-ı nev-baharŞiirin hikayesini görmek için tıklayın Ne zaman bir Elif bahsi geçse şiirlerimde, nedense kelimeler hep eski türkçe dökülür gönlümden ve hep hece vezninde dizilir mısralar, kaldı ki bu şiirimin ilk üç kıtasının mısralarının baş harflerinde ELIF ismi gizlidir...
Ezhar-ı nevbahar : Ilkbahar Çiçekleri - Katre : Damla - Iştar : tanrıça - Bint-ül kerem : Şarap - Feht-i şahane : şahane ay ısığı - Dilrüba : Gönül hırsızı - ecel-İ mübrem : Kacınılmaz olan ecel Enginliğinde sensizliğin avare, Lağv etmiş kendi kurtuluşun. İlahi nidasına esiran, Fıtratına ters düşmüş bu kulun! Eyleme beni ey feht-i şahane, Leyla’sı mısın bu Mecnun’un ? İştarına yüzün dönen, Figanına deva, cengine manâ mısın sen onun ? Ezhar-ı nev-bahardır tacı, handesi benzer güneşe, Lalezar bahçesi , tahtı gülşen dir onun, İzmihlâl dir bir anlık izharı bile benden, Füsunkâr endamı ile selamı bir dilrübadır onun. Düşünce şavkı, didar-ı cananın, cenân-ı deryaçeye, Emrine secde eder canın, Rücu etmek imkânsız, pür amadır dil,artık o mertebede. Arzuhalim yazdım kızıl bir ırmağa, götürsün şems-i yâre, Haber gelir mi bilmem, nem-i didem düşse pare pare. Makber görünür göze, yaşam bir katre bint-ül kerem, Ezel ile ebed hemdest olmuş, bekler iken ecel-İ mübrem Terennüm et hep ey sen bülbül-ü şeyda , vakit vuslata erer iken !! Ahmet Büyükyılmaz 12.10.2019, Hamburg/Adana |