sana/sadece sana..zamAnın çöllerinden geliyorum alt dudağımda kuraklık/vaha öğrendim bütün çıkmazlarını denizlerin ve dalgalarını sonra hırçın şehirlerin.. içinden geçip tünellerin lodosun savurduğu ipi kopuk uçurtmalarda kaybettim ANılarımı ki çivi izleri kalmış bir ağaç gövdesi gibiyim şimdi. kırıp bir sonraki dalı fırlatıyorum yere/ yalnızlığım iki parça artık ve savaş kıyılarıma kadar yanaştı bütün gücüyle aklımda avuç içlerimden kayan bir AN ve başka hiçbir şey… hı hı evet kör ebeyim bu oyunda sobe! diye bağıramam kendime dur/dum. ve sen, sıyırıp mavi göğü omuzlarından gümüş bulutların altında bırakıp beni kaçıp gittin. boşluğuna karanlığın. ölürken hücrelerim ve kırılırken hayallerim söyleniyordum/ hiç öpmediğim parmak uçlarını çekerek ağız boşluklarıma bildiğim her şeyle susarak sana/ susayarak bir sigara yakıp yüreğimdeki dumanı yarama bastırıyorum. savrulup gidiyor saçlarında külün ki bir ölümlü ruhunu kaybediyor. zaman geçiyor aradan ve yaradan. olduğu gibi duruyor koklanmamış TENinin kokusu sen ki en bilge yanıydın duygularımın gel…….. yüreğimi yurt say kendine.. (...) |
Mazeretsiz eylemler hep sevda yüzünden
Şu yağmurun yağması
Gökyüzünü yar/a yâr etmeye çalışması rüzgarın
Kırılan kalemimin ucu
Sarıya dönmüş yapraklar
Yolun kenarında tek başına duran şu taş parçası
Açılmaktan yorulmuş kapılar
Geçilmekten bıkmış yollar
Tekrarlanan sözcüklerin çıkardığı Ses
Sessizliği susturan yalnızlıklar
Her şey sevdaya dahil
Ve hiç bir şey bilen yok
Ben görüyorum
Yağmurla düşüyor Avuçlarıma kirpiğin
Rüzgarla esiyor sızlayan tenin kokusu
Çekiyorum perdelerini sen uyuyunca gecenin
Sen susunca yağmurlar doluyor içime
Sen bilmiyorsun
Bunlar hep sevda yüzünden ...
Seni okuyunca çenesi düşüyor zihnimin :)
Eksik olma şair. ..