sana/sadece sana..Şiirin hikayesini görmek için tıklayın dahası...
hiç bir şey eksik kalmayacak senin kadar inan… avuç içlerimde darası alınmamış yokluğun ve ceplerimde ağırlıklar kapıları açık bıraktım ayaz tenimdeki soyuyorum tabanlarımın yüzgeçlerini soyuluyorum sana.. dur/dum.. gözüme kaçıyor ışığı kılçığın gerisi kırpmalar düş bozumları karanlık... (...) tutuşturdun... dudağının kıvrımından düşen közü. gitmelerin ertesi külü düşüyordu bacaklarına gitmeliydin biliyorum herkes gibi bu legal bir eylem kuşatma yapılmadı sokaklarında / hayır devrim değil öldürülmedi kimse yas değil... kapatmadı esnaf kepenklerini taşı kavramadı çocukların elleri üzülme.. seninde sana ait kararların var düşlerin ve dokunmak istediğin yüzlerinki biliyorum sorumluluklarımı bilmeliyim biliyorum. sabahları aç karnına ‘’zehir zıkkım’’ gibi sigara biliyorum. değişmeyecek hiç bir şey biz değişmedikçe. havalandırılmaya ihtiyacı var buranın ışığa ve iyi bir temizliğe sağanak bir yağışa mesela, …üçüncüsünü yapabiliyorsun hayret! asla kınamıyorum düğmelerini iliklerken kotumun gözüm cama takıldı sadece yağmur/yağmur biliyorum kumaş halleri vardır gitmelerin /eflatun hayır öğrenmek istemiyorum hiçbirini ellerimi tekrar tut diye b-akmadım içine sığar mıyım diye b-aktım kaç/ma... sana kaç perşembe söylemeye çalışıyorumda dil ucumdan geri kaçıyor dillenmemiş bütün harfler. sana /siyah.. biliyorum artık çok geç yüreğime hep düşüyor aklımı çeliyor cam bardaktan, çay kaşığına bıçak sırtı kesikler bana sığınacak bir köşe bulalım olmaz mı? anlatmak istiyorum sana kaç perşembe siyahın katran karası siyah ruj izi kesikler avuç içlerimde portakal kokusu ve ellerim boşluğunda ceplerimin buradayım/geldim işte… seni koklamaktan geliyorum bağışla/dönme sırtını geç kaldığımı biliyorum tüm sevişmelere. önce içime almalıyım sonra karşıma seni ki aklım almıyor çünkü kaç gün kaç ay ve geceyse o kadar… yağmur/yağmur evet hala yağıyor bu yüzden sırılsıklam oluyorum bu yüzden ıslağım terli ve alıngan soluğum. ve ben ki sevgili; sağ salim döneceğini biliyorum gittiğin yerden bir sonbahardan mesela başka bir yaza. şaşırmadan daha fazla günleri sayar mıyım bilmiyorum inan ama rakamları sevmiyorum rakamları dedim elini çek dudaklarından derin izler taşıyorsun orada. bir uzvunun kırılması kadar acıtıyor bir yaz(g)ı saçının telinden ayak parmak uçlarına kadar değişiyor kolay mı? sözleri unut bunu unutma yetmez mi? kim bilir belki de kördü bu düğüm demeliyim herkese bir utancı derinlerinden kurtaracak zıkkımın zehiriydi sobeleten beni yetmez mi? sana ben………. dedim de kırıldı sesim bir nota aralığında ki bir şeyler yapmayı dilemiştim sana izlemeyi birkaç şeyi seninle hiç dönmemeyi gitmediğimiz yerlerden. biraz balkon birkaç basamak, merdiven ve b-akışını görecektim arkanı dönüp ne kadar sürecekti önemi yok şu an yapmak istediğim en belirgin iz bu hatırlıyorum seni yetmez mi? yaşamak deme bana ömür derim sana… bende biliyorum yastık altlarına saklamayı hayallerimi üç öğün kaldırmayı göğün boşluğuna başımı fısıldarken kulağıma bir masal kahramanı kalmadı bir kule kurdele çözülecek bilmece, bir uzaklık ve uyanması gereken uzaklardan öpülecek bir yüz çünkü bende ne kadar olduğunu bilmiyorsun ısırma alt dudağını kıyamam. ve sen ki sevgili; mayıs mayıs gibisin yüreğimde bir tek sen hep aynı gibisin.. (...) |
Gitmek aklından geçince bile dönüp arkasına bakanlar vardır bilir misiniz
Öylesi beceriksiz
Öylesi zavallı
Dili dolanır birbirine uzaklara bakınca
Terler gözleri boncuk boncuk
Göğü kararır
Üstüne biner ne kadar cümle varsa
Önce dilini
Sonra dudağını ısırır
Gitmek ahhh ne kolay yazılıyor
Oysa benim zihnim "gitmek" kelimesini hep "yitmek " diye okur
Eğer karşınızdaki bunu hak ediyorsa, hiç durmayın ısırın kanatın o dudağı
Yok eğer hak etmiyorsa
Bir yağmur
Biraz yalnızlık yeter herşeyi unutmaya. ..