Tutuşsun
buz gibi dilden sahnene düşüyorum,
önce kağıttan perdeler sonra rengi içinde bezgin gözlerin düşüyor yutağıma... bir kuş havalanıyor kendi hasretinden prangalı. yesrib’n ıslığı firak-ı hüzn çiziyor zan’lara. vaktin imsakiyesi düşüyor.. acımıyor duvarlar acıtmıyor üç vakit ... artık yalın ayak çizdiğim fezadan menzilim yetim yüreğindir.. çok görme olur mu? haydi... uyandır beni bu düşten tutuşsun eflak en âlâsından avuçların düşsün suretime sessizce indir fısıltılarını kulağıma mekik dokusun cennetimin kuşları. sırat’ın sesi gelirken... üç kez uyandım bu düşten kulpu kırık nefeslerimden yalnızlık gamını çeke çeke hasret risalemi gözlerine bırakıyorum. gör artık olur mu? *Avuçlarından içtiğim su kadar kandım. -- |
Şiiriniz çok güzel ve akıcıydı…
Kutluyorum...
............................................... Saygı ve selamlar..