Gök kadara!
Gök kadara!
Beyaz dantel örgülerinden goncalar Ölü ağaç ninnilerinden vaha polenleri Zerrelerden devlik hikayeleri Bitiklerden filizlenmeler Ezilmelerden uzunca kollar bulutlara Farklılardan dolma oluklar ilkbaharlara Zaman kadar bedava huzur Vuran poyraz masumiyeti o fani ruhlara Ceylan gözleri denli büyük hazlarla Kibir köleleri denli sağlam kaşlarda Yeni doğmuş ikirciklenmeler Uyanmış kelebek tortuları Öğrenmeyi ses veren özgürlüğe Geç kalınmışlık denli kaybolanlara İlk ağlamalar sonu acı gölgelere Sığınmak kalmadı artık yabancı bölgelere Ayıpları saymayı bıraktıça Gözlerden kemi sıyırıp Kimi karaya bulanan düşüncelerde İçinde zaferi gösteren arşa Kalbi konduran ak çığ bi marşa Tütsü arzularla çoğalan Sadeleşmesi derin köklere ulaşan Birliktelik şarkılarıyla coşan Engebeli sarp engelleri bile aşan İzi silinmiş korkular tufanı Yıkılmış girdap zifir isi Grisi kazılmış perdelerde sigara isi Bilmiyorum anlamıyorum kalmamış Yaşamak istemiyorum da ne? Neden diye sormak artık küçük tatlı bahaneleri semt gençliğinde Anne sevgisi bulaşmamış yürek kor Geceleri aç yatan yanı komşular yok Yüzüne sevinç vuran minik hayranlığım Patisini yalayıp duran Sırtını sıvazlayan havhavlarım barınak döşek kovulmuyorlar Haneler soyulmuyorlar Övünmüyor ego tertip düzen Tekdüzeliğe bürünmüyor kelimeler Sevda ahu denli saf kumaşa sarılı Bakışlar ela mavi yeşil gökkuşağı Yarın istemesi doyumsuz Oyunsuz bi tek gece bile geçmiyor Geçitleri yaratılışa Saygı daim Örf adımlarla Konak insanlığın misafiri edasıyla Yer kapma çabaları Taraf tutma yanılgıları Saptıran algıları elvedalarda Gök kadar eril bir toplum Gök kadar kuş kartal Gök kadar ufuk engin Gök kadar insan Gök kadar gök |
Yüreğine emeğine kalemine sağlık
______________________________________________Selamlar