Misafir Var
Gayr-ı meşru yalanlara gebe bir gecenin koyunda,
Ertelenmiş rüyalarla, Geç kalınmış hayallerin, Davetiyesiz nikahında, Aforoz edilirken, sünnet masasından düşmüş, Perde arkalarında istavroz çıkaran, Adidas cübbeli bir hoca huzurunda, Dilleri kısık ateşte kavrulmuş beyinlerinin gölgesinde yatan, Devenin gölgesiyle büyürken, Karşıki dağı ben yarattım sanan, Birkaç ucube şahit eşliğinde, Milattan biraz önce, Mağaraların az gerisinde, Cilalı ayakkabı topuklarının ezdiği, Abaküsler kadar sayılabilen, Yontulmamış kafaların devrinde, Alfabelerin kara tahtalara yazılmasının akabinde, Yaşını hiç göstermeyen, Hiçbir yaşa gecikmeyen, Tohumu eksik, Sütü bozuk bir günahın, Bir kaç küçücük harften oluşan, Kocaman bir günahın, Adı konmuş… Kulağına ismini fısıldamışlar yetmiş ayrı dilde, Alıp büyütmüşler onu, Her çileli anne, Her öfkeli baba, Kendi yüreğinde… Ve bir miras gibi devretmişler, Kendi günahlarını, Kendilerinden sonra gelenlere… O büyüdükçe büyümüş, Kılıçları kalkanlara küstüren, Düveli düvele düşman eden, Ahu dilli bir ceylan olup, Kendi taht olup, Kendi oturmuş gönüllere. Çok zaman sonra, Tohumların ağaç, Ağaçların kağıt, Kağıtların kitap, Ve kitapların, Medeniyet yoksunu medeniyetlerde, Gölgesinde yedi düvel büyütecek kadar büyük, Yetmiş yedi nesile göz kırpacak kadar dayanıklı bir çınar olmasıyla, Bir delinin, Deli bir bilginin mısralarında, Adını telaffuz dahi edemediğimiz, Büyük yalanların üzerinden, Güneşi kıskandırırcasına, Yeniden doğmuş… Bu sefer adı, Bu mısraları okuyan herkesi inandıracak kadar masum, Aklın her türünden yoksun, Bilimum acı, Bir o kadar nefretle, Aşk olmuş… Ve bu gayr-ı meşru yalan, Doğduğu o ilk geceki kadar sütü bozuk bu yalan, Bütün ihtişamıyla, Bütün tanınmışlığıyla, Yedi düvelde, Yetmiş yedi nesli bir kenara bırakıp, Bir deliye misafir olurmuş… Bu gecede bula bula, Kendimi zor sığdırdığım, İki hayal, bir mabeyin fakirhanemi, Yerinden çekip alsan, Sesini çıkarmaktan aciz yüreğimi bulmuş… Selim Seven 22 06 2008 |
Oda güzel.....