ama ben en çok baharın son günlerini severim vuslat ninnileri söyler sabaha kadar çoban yıldızı gece yarısından az sonra hilalin başını dizlerine almış kaç kez , kaç defa tarar saçlarını sıyrılıp yükselir sislerden göklere bin bir rüya bin bir hayal
küsuftan fırlayan bakire bir yıldız platonik duygulara tutulmuş gizli gizli ürperir , parçalanır ,uzaklaşır uçsuz bucaksız bedeni çalkalanır, kırılır iç içe kaç perişan karanlık sanki ermişler göksel bir sevdanın kerevetine
*
ama ben en çok baharın son günlerini severim çerçevesiz resimlerde renklerle süslenmiş kare kare tabiat bir ışık parıldar hafif ve sarı , mavi gözlü göğün hıçkırıkları sızar bir yaprak aralığından umulmadık şeyler fısıldar toprağa, bin türlü rüzgar adına
elma ağacının dallarında ki küme küme saka kuşları sarı ,kırmızı, mavi tüyleriyle hiç durmadan ayrılık şarkıları söylerler belki bir gün geri dönmek umuduyla
*
ama ben en çok baharın son günlerini severim eflatun teninde yağmur yağar tane tane , iner şehre bir değil bin yüreğin sesi , bir sancı suretinde koyu lacivert gecelerden zemin üzerine kan sıçrar bu yüzden tüm fotoğraflar boz bulanık
çok şeyden ibaret aşk öyle bir şey ki hıçkırıkların ,çığlıkların ben en çok o tiz sesini severim nisan yağmurlarının imdat seslerini
*
ama ben en çok baharın son günlerini severim gölgeler köşe başlarında birikmiş parıltılar denize yansımaya yüz tuttuğunda yavaş yavaş artık ne bir peçe kalmış yüzünde ne de perde mor menekşelerin ,kırmızı lalelerin
akşamın son vaktine kadar hep aydınlık olur sokaklar onca filizlenmiş ümidin ,onca yeşermiş güzelliğin toprağa inmesi gibi gözden akan yaşlar sımsıcacık bir başına,damla damla yapayalnız
*
ama ben en çok baharın son günlerini severim dolunay fırlatırken aşağıya parlak alevden mızraklarını gecenin ölü suskunluğu vururken şehre
istanbul metrosu, varoşları... boğaz baştan başa kıyılarına insan yağar sabaha kadar açar elini göğe ergüvan çiçekleri uğrunda ölen güzel kızların ağıtları dokuz kat semaya uzar da uzar...
çentik çentik büyür yüreklerde renkler süzülür prizmadan al, yeşil, mor uzun hasret kokar, sıla kokar, sevgi kokar sıtmalı arzular koşuşur damarlarda biraz daha heyecan biraz daha tutku
* ama ben en çok baharın son günlerini severim dağlardan, çığlardan, sellerden ,çılgın denizlerden günler, geceler, aldığını vermezler
en arkalarda kalmış topal bir bulut şehrin üzerinden seke seke geçip giderken giden baharın her vakti kokudur, sudur, çiçektir giden bir ömürdür bir nar ağacı kadar heybetli, bir kuru incir dalı kadar kırılgan
(c) Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve/veya temsilcilerine aittir.
Şiirlerin izin alınmadan kopyalanması ve kullanılması 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Yasasına göre suçtur.
bir ışık parıldar hafif ve sarı şiirine yorum yap
Okuduğunuz şiir ile ilgili düşüncelerinizi diğer okuyucular ile paylaşmak ister misiniz?
bir ışık parıldar hafif ve sarı şiirine yorum yapabilmek için üye olmalısınız.
Bir su gibi akan dizelerin tadında , geçip giden ömürlere bağlanan bir güzellik idi şiir. Ömrün süzgecinden geriye ne kaldığına bakmalı. Sağlık ve mutluluk dileklerimle.
Mert YİĞİTCAN tarafından 8/20/2019 7:25:38 PM zamanında düzenlenmiştir.
ama ben en çok baharın son günlerini severim dağlardan, çığlardan, sellerden ,çılgın denizlerden günler, geceler, aldığını vermezler
en arkalarda kalmış topal bir bulut şehrin üzerinden seke seke geçip giderken giden baharın her vakti kokudur, sudur, çiçektir giden bir ömürdür bir nar ağacı kadar heybetli, bir kuru incir dalı kadar kırılgan
Güzel bir şiiri güzel bir müzik eşliğinde okudum. Şairimi kutluyorum...
Mert YİĞİTCAN tarafından 8/20/2019 7:25:38 PM zamanında düzenlenmiştir.