göç..semanın sonsuzluğuna inanırdım eskiden ama sen, denizlerin derinliğini gösterdin bana. ıslak ve sırılsıklam su göçü dudakların. elini çenene götürürken sen, ben, İsaret parmağımın boğumlarıyla dudaklarını mühürlüyordum. susmuştuk susturulmuştuk yüreğinin izinde kuytularının derinliğinde buluşmuştuk. korkudan ne yapacağını bilmeyen, ödü patlamış bir insan kadar beyazdın… kimeydin. teninde asırlık harran sıcağı el yazmali yazıtlar gibi telefuz ediyordu. susuşumuzu susamışlığımızı duvarlarlarına ki ben, avaz bir ağıtın haykırışlarında. sana bakıyordum. sonra sola kimse fark etmiyordu yanındaki boşluğu.. ellerini bir an çeksen sesinden belki çığlık yükselecekti. toprağa tırnaklarını geçirecek bir ana seni doğuracaktı. ve belkide bir avuç deniz yetebilecekti gözlerimi üstünde mühürlememe… şimdi şahitler ay gibi bölündü ikiye gerçeğin ağır kapısı açıldı kalabalıklara çarpa çarpa gideceğim birazdan ve sen, hiçbirşey olduğunu fark edeceksin. bir göçü gözlerinde nadasa bırakırken.. (kuytular) |
Emeğine yüreğine sağlık
__________________________________Selamlar