durdum öyle
g i d i ş i n i
izledim ağır kapılar kapandı içiminin en uzun ruhumun en derin kıyılarına bir ses yüzüme değdi son umut sancıları ile gülümsedim ayaklarımdan saçımın tellerine kadar sesim kısıldı ,duymadım durmadı özgür olan ellerim kırıldı bir kaç parçam yerlere düşerken silinen harfler gibi azar azar bittim gözlerimde hiçliğin damlaları tek tek düşüyor ve üşüyor her bir tanesi kızıl alevlerin ve içimde yanan ateşin koru gibi değdiği ve dokunduğu her yeri delip geçti aklımın içindeki renkler siyah bir gece gibi sessizliğe boyandı titrer iken ruhum ayrılığın yollarına uzaklaştı ölüyordu içimde dışımda kalamayan düşlerim birer birer saflaştı yokluğun derim köle olan gözlerim yüreğinin kıyısında nefes alamayan sonlarım yağmurlar yağıyordu üstüme ben sadece üşüyordum titreyen bir yaprak gibi savruldum ne ben kaldım nede binlerce gökyüzümde kuşlar düşüyordu ağızlarda yorgunluklar yüreğim kalbinden akıyordu oksijeni azalmış sevgisi bitmiş bir hiç gibi savruldum acının virajlarında yok oldum gidiş gününde yol derin ayrılığın çizgileri kalın hücrelerim kıyımda korkular beyaz güvercin gibi gözlerinde beyaz güller yıldızlar yorgun sesim buruk gururum delik deşik kuşlar kanatsız uçtu içimdeki göğüs kafesinden her biri dokundu ıslatarak gökyüzünü durdum öyle renklerini izledim iki kahve rengi izi ,diğerleri özgürlük gibi beyazdı ; |
Kurban Bayramının günlerde üçü
Akrabaya ermek Bayramın gücü
Eş dost görmez isek bizlerin suçu
Kurban Bayramımız mübarek olsun. …………. İsmailoğlu Mustafa YILMAZ.
......................................... Saygı ve selamlar..