hüzünlü eylülgözleri gözleri düşüyordu gecenin aysız karanlığına damlalar damların içinde kırık resimler ağlatıyordu ufak ufak duygular duyguların için acılar soğuk yalnız nefesler gibi arta kalan yokluğun açıklı feryatları yağmur yağmurun elleri ıslak ve endişeli içinde dar ağaçları ve çocuk gülüşleri üşürdü üşüdü sabah kimsesiz bir duvar gibi trenler sessiz ulu orta yankısız rüzgar rüzgarı korkusuz ruh gibi asil bir teklik coşku gibi derin derin bir yamaç öksüz öksüzdü yorgunlukları aynı çaresizliği gibi bıtkın durgun ve zayıf gül gülmekti yeni bir renkte uyanan sabah uykusu gibi narin kırılgan ve tatlı eylül eylülün sesi üzgün kirpikleri yorgun gözleri ise puslu yüreği zengin |