Yadimden Mektup
Biri ayrılık derse, kanar hislerim
Biri gitmek derse, solar gözlerim Biri unutmak derse, yıkılır hayallerim... Biri şiir derse; Ölür yüreğim... Biter satırlar, Kurur mürekkebim Kalmaz sayfalar, Kapanır defterim Açmaz umutlar Solup giderim... Ellerimde kaderim Yüreğimde gizlediklerim Sessizlik benim; kederim Ben; yalnızlığın ta! kendisiyim... Yollar benim sebepsizliğim Ben yollardan geçip gitmişim Arkamda yoktur bıraktığım izlerim Yüreğimde olmaz biriktirdiklerim Ben bir berduşum; sırlar benim evim Ben bir meczubum; akla sığmaz, hallerim Ve artık, zamanı geldi; gitmeliyim... Toprağı ısıtacak kadar Dertlerim, hüzünlerim var benim... Hasret yığılı ağrılarım Dargın baharlarım Açmayası umutlarım... Yüreğimde yakıp yıktıklarım var benim Hepsini ardımda bırakıp, artık gitmeliyim Bu son sözlerim; Bir vedâ edercesine değil de; Bir hasret türküsünün içinde Dertli bir sazın, en ince telinde Dinlemeyen yağmurların, sesinde Karanlığın geceyi sardığı, son zifirde Güneşin pencereye vurduğu, ilk saatlerde Heveslerde Sevinçlerde Üzüntülerde Hep hatırlanmak dileğiyle... Gidiyorum işte; Ardımda; bu mektubu bırakıpta sizlere... Daha, söyleyemediğim onca şeylerle Ufacık bir tebessüm ile Güllerden bûseler iliştirip, yüzünüze İnce bir seda ile dokunup, gönlünüze Kuşların kanatlarına gizlediğim; hayallerimle Gidiyorum işte; Sessizce... Kendimce... |