BİYONİK RADAR
en korkunç silahları savaşın
düşlerime oyuncak ver elini ; anlaşalım / yoksa mikro dalgalarla akarım teninden haberin bile olmaz yüreğinden ölümcül bir kurşun yediğinden canlı cansız anında tarar gözlerim ay güneş yıldız kanadını uçan kuşun tren tramvay troleybüs dolusunu boşunu her dolmuşun nerede bulursam seni gözlerine baka baka içten içe yaka yaka kilitlenir sayende biyonik radar yüreğimden yüreğine mutlaka ister işinde ol ister çişinde her şeyi tarar gözlerim kılı bile kırka yarar bakılmadık cam çıkılmadık dam çekilmedik gam kalmaz, kırk yıl bile geçse aradan insan sevdiğini arar hâlâ tüter bacandan hasretim duman duman dur sevinme hemen yollar vicdansız olamaz sevip unutmak kolay mı bu kadar göz göze gelmeden sürülmez gönüle merhem ellenip dillenmeden kapanmaz gönülde yara uyku haram , ekmek haram , su haram ne selâm ne sabahın var her gün başka intizarın her gün başka ahın var -II- gözlerin aç , gözlerin susuz her gün başka bir eşkiyasın dağ yollarını kana bulayan yolda sevdiğini yaralı koyan gözlerin harami gözlerin korkusuz gözlerin uykusuz her gün yağmalarsın beni yeniden sen değil misin yabangüllerini budayan kırıp dağların belini karıncayı köstebeği börtüyü böceği yuvasız yurtsuz koyan bir ışık serp gözlerime ceylanlarım darmadağın toplansın gözlerinde karacalar gülümseyerek yeşersin gözlerinde solgun bahar hüznümle çilenmiş her acıya belenmiş örtüsüz kaldım çırılçıplak kurumuş bir ağacın gövdesindeyim ne dal ne yaprak ne bülbül ne bir ağaçkakan, hey gidi vicdansız hey gidi eşkiya seni gidi yürek yakan kurda kuşa yem ettim tenimi kaç ömür tükettim çürüttüm bedenimi aşkının ne dini ne de imanı var yasak bir elma yüzünden kovulsam da cennetten çıkamadım bir türlü sensizlik çukurundaki cinnetten yine dudaklarımda şarap ve gül türküsü yine gören Mecnun sanır hangi durakta beklesem çıkıp gelse apansız ; Hayyam beni kıskanır -III- neresinde olursan ol uzayın öyle bir füze sallıyacağım ki sana kurtulamıyacaksın; kutlayacaksın beni sevgi vuruşuyla yürekten dost limanlara girmiş bir gemi kaptan-ı derya ; en büyük benim mavi sularda salvolarla aşkın donanması selamlıyor seni turkuvaz göllerde kuğular ay buluta girerken nilüfer yüzün sularda uçan bir halı dokuyor engininde gökyüzü sevdayla çiçek çiçek yıldızlar bir gülün yaprağı kadar nazik okşuyorum güneşi ilk ışıklarından sabah çayım kadar dost ve sıcak bütünüyle taze anılar yanakların avuçlarımda tavşan kanı gözlerim biyonik radar sen yoksun ufuklarda kahrolsun milyon kere kahrolsun ayrılıklar vuruyor ama öldürmüyor silahların artık bitsin altını üstüne getirdin toprağın tuzlu sular mağma ile yarıştı gün geçtikçe artıyor günahların cennetin cehennemlere karıştı gözlerin simyanın en ateşli cevheri gözlerin yeryüzünün en değerli mücevheri ört üstüme gözlerini gözlerinde geceleyeceğim hoşça kal sürekli sevdam hoşça kal ateşböceğim hoşça kal hayâl fırtınam unutma burada gözlerine tutkun bir çift biyonik radar görebiliyorum seni en dipsiz uçurumlardan en uç doruklara okyanus diplerinden / karadeliklere kadar güzel dünyam kâinatım yıldırımlarla ,şimşeklerle uçan atım bin umutla hoşça kal güneşin izini süren özlem çiçeğim ölsem bile geç değil yeter ki anla beni sen içimdeki en büyük boşluksun onu yalnızca sen doldurursun sen en büyük sarhoşluksun taşıma sür ellerini , kaşına değil okşa beni , sev beni sevdim seni boşuna değil gül koparma tenimden yerime sev kırçiçeklerini sakın ama kırma çiçeklerini gözlerim biyonik radar ne yapıyor isen , haberim var adım adım izliyorum dinlemez isen beni affetmem , bil ki kıyâmete kadar ... Şaban AKTAŞ 23.11.1998 AGSS SERİSİ |
beyinle yürek
kalemle kağıt arasına gerilmiş mahya!..
Boş ver be agam
Kurdelası yokmuş; ne gam!